Başında da olan 5 harfli 45 kelime var. Da ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde da olan kelimeler listesine ya da sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında da bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DAĞAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
-
Dağarcık
- "Daldırın elinizi onun özdeyiş dağarına, her duruma uygun formüller bulabilirsiniz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
- DAMAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi
- "Öyle bir aileye damat girmek isterim." (Haldun Taner)
-
Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi
-
Padişah soyundan kız almış olan kimse
-
[isim]
Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi
- DAYAK
-
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
- "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- DAVAR
-
-
[isim]
Koyun ve keçiye verilen ortak ad
- "Davar güden, tarlaya bakan, odun kesmeye giden hep benim..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Koyun veya keçi sürüsü
- "Çoban davarı yaymaya götürdü."
-
[isim]
Koyun ve keçiye verilen ortak ad
- DANIŞ
-
-
[isim]
Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere
-
[isim]
Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere
- DALIZ
-
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
- DAMGA
-
-
[isim]
Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç
- "Şiirlerini bir araya toplayan bir kitap yüzünden kızıl bir damga yemiş." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Fakat gel gör ki insana aşüfte yahut hırsız damgasını vurmak için bu kâfi değildir." (Halide Edip Adıvar)
-
Bu araçla basılan nişan, işaret
- "Belli semtler, yüzyıllar boyu, oraların sakinlerine belli bir damga vurmuş gibidirler." (Haldun Taner)
-
Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum
- "Orada da haksız damgalar altında kalırsan ne olacak?" (Aka Gündüz)
-
Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik
-
[isim]
Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç
- DANCA
- ...
- DALAŞ
-
-
[isim]
Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma
-
[isim]
Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma
- DAMLI
-
-
[sıfat]
Damı olan
-
[sıfat]
Damı olan
- DAİMİ
- ...
- DAMAL
- ...
- DALAK
-
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
-
Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
-
Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
-
Bal peteği
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
- DALYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[ünlem]
Bir şey sayılırken birim olarak alınan sayıya gelindiğinde söylenen uyarma sözü
- "Dalya yüz! Dalya iki yüz!"
-
Çocuk oyunlarında önceden belirlenen bir aşamaya gelme anında söylenen söz
-
[ünlem]
Bir şey sayılırken birim olarak alınan sayıya gelindiğinde söylenen uyarma sözü
- DALLI
-
-
[sıfat]
Dalları olan
-
Üzerinde dal ve çiçek deseni bulunan (kumaş)
-
[sıfat]
Dalları olan
- DADAŞ
-
-
[isim]
Erkek kardeş
-
Delikanlı, yiğit kimse
- "Su katılmamış bir dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı." (Tarık Buğra)
-
[ünlem]
Yakın dostlar için kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Erkek kardeş
- DAHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işe karışmış olma, karışma
- "Yok, paşa kardeş, bu zaferde benim dahlim yok." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[isim]
Bir işe karışmış olma, karışma
- DARBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vuruş, çarpış
- "Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Abdülhamit, Midhat Paşa'nın katli ile fikir denilen kuvvete ağır bir darbe vurmuş..." (Halide Edip Adıvar)
- "Seniha'nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis'in kalbi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi
- "Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti." (Çetin Altan)
-
Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay
- "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Vuruş, çarpış
- DAKİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Düzenli işleyen, aksamayan
-
Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren
-
[sıfat]
Düzenli işleyen, aksamayan
- DAĞLI
-
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan
-
Dağa ait
-
Kaba saba, görgüsüz
- "Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan