Başında da olan 5 harfli 45 kelime var. Da ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde da olan kelimeler listesine ya da sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında da bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DARAL
- ...
- DAMLA
-
-
[isim]
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
- "Elime bir damla yağmur düştü." (Halide Edip Adıvar)
-
Damlalıkla kullanılan ilaç
- "Burun damlası. Göz damlası."
-
Kalbe inen inme, felç
- "Damladan ölmüş."
-
Çok az miktar
- "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Damla biçiminde olan (ziynet)
- "Damla elmas."
-
[isim]
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
- DAĞAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
-
Dağarcık
- "Daldırın elinizi onun özdeyiş dağarına, her duruma uygun formüller bulabilirsiniz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
- DAKİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Düzenli işleyen, aksamayan
-
Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren
-
[sıfat]
Düzenli işleyen, aksamayan
- DALIŞ
-
-
[isim]
Dalma işi veya biçimi
-
Topu yakalamak amacıyla savunmadaki bir oyuncunun yatay olarak sıçraması, plonjon
-
[isim]
Dalma işi veya biçimi
- DADAŞ
-
-
[isim]
Erkek kardeş
-
Delikanlı, yiğit kimse
- "Su katılmamış bir dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı." (Tarık Buğra)
-
[ünlem]
Yakın dostlar için kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Erkek kardeş
- DALIZ
-
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
- DATİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yönelme durumu
-
[isim]
Yönelme durumu
- DAMLI
-
-
[sıfat]
Damı olan
-
[sıfat]
Damı olan
- DALAŞ
-
-
[isim]
Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma
-
[isim]
Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma
- DAİMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Her vakit, sürekli olarak
- "Onlar daima bir macera ararlar." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
Her vakit, sürekli olarak
- DAMAR
-
-
[isim]
Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
- "Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." (Peyami Safa)
- "Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu." (Ömer Seyfettin)
- "Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "En ufak şeye kızan insanın damarına basarlar." (Peyami Safa)
-
Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
-
Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı
- "Zengin bir altın damarı."
-
Soy, yaradılış
-
Huy, mizaç
- "Cimrilik damarı. Şairlik damarı."
-
İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
-
Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ
-
[isim]
Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
- DATÇA
- ...
- DARAŞ
-
-
[sıfat]
Dar, kasvetli (yer)
- "O oda hem daraş hem nezaretsiz hem de lodosa karşı..." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Dar, kasvetli (yer)
- DAYAK
-
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
- "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- DALAK
-
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
-
Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
-
Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
-
Bal peteği
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
- DAMAK
-
-
[isim]
Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
- "Şerbetin tadı damaklarına, serinliği midelerine yayılınca..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
- DAĞCI
-
-
[isim]
Dağa tırmanma sporu yapan kimse, alpinist
-
[isim]
Dağa tırmanma sporu yapan kimse, alpinist
- DARAÇ
-
-
[sıfat]
Dar
- "Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Dar
- DAİMİ
- ...