Başında da olan 5 harfli 45 kelime var. Da ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde da olan kelimeler listesine ya da sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında da bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AD

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DAĞLI

  1. [sıfat] Dağlık bölge halkından olan
  2. Dağa ait
  3. Kaba saba, görgüsüz
    • "Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)

DALAŞ

  1. [isim] Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma

DAVUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük ve enlice bir kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve değnekle çalınan çalgı, bateri
    • "Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum." (Falih Rıfkı Atay)

DALAK

  1. [isim] Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
  2. Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
  3. Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
  4. Bal peteği

DARBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vuruş, çarpış
    • "Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Abdülhamit, Midhat Paşa'nın katli ile fikir denilen kuvvete ağır bir darbe vurmuş..." (Halide Edip Adıvar)
    • "Seniha'nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis'in kalbi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi
    • "Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti." (Çetin Altan)
  3. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay
    • "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)

DAMGA

  1. [isim] Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç
    • "Şiirlerini bir araya toplayan bir kitap yüzünden kızıl bir damga yemiş." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Fakat gel gör ki insana aşüfte yahut hırsız damgasını vurmak için bu kâfi değildir." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bu araçla basılan nişan, işaret
    • "Belli semtler, yüzyıllar boyu, oraların sakinlerine belli bir damga vurmuş gibidirler." (Haldun Taner)
  3. Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum
    • "Orada da haksız damgalar altında kalırsan ne olacak?" (Aka Gündüz)
  4. Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik

DAİMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Her vakit, sürekli olarak
    • "Onlar daima bir macera ararlar." (Ömer Seyfettin)

DAKİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Düzenli işleyen, aksamayan
  2. Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren

DARAÇ

  1. [sıfat] Dar
    • "Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor..." (Reşat Nuri Güntekin)

DARAL
...
DAİMİ
...
DAMLA

  1. [isim] Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
    • "Elime bir damla yağmur düştü." (Halide Edip Adıvar)
  2. Damlalıkla kullanılan ilaç
    • "Burun damlası. Göz damlası."
  3. Kalbe inen inme, felç
    • "Damladan ölmüş."
  4. Çok az miktar
    • "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar." (Falih Rıfkı Atay)
  5. [sıfat] Damla biçiminde olan (ziynet)
    • "Damla elmas."

DADAŞ

  1. [isim] Erkek kardeş
  2. Delikanlı, yiğit kimse
    • "Su katılmamış bir dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı." (Tarık Buğra)
  3. [ünlem] Yakın dostlar için kullanılan bir seslenme sözü

DAKKA
...
DANIŞ

  1. [isim] Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere

DARAŞ

  1. [sıfat] Dar, kasvetli (yer)
    • "O oda hem daraş hem nezaretsiz hem de lodosa karşı..." (Sermet Muhtar Alus)

DAMAK

  1. [isim] Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
    • "Şerbetin tadı damaklarına, serinliği midelerine yayılınca..." (Refik Halit Karay)

DAİRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
    • "Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş." (Halit Fahri Ozansoy)
  2. Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri
    • "Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi." (Refik Halit Karay)
  3. Bu kuruluşların içinde çalıştıkları yapı
  4. Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
    • "Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü
    • "Mantık dairesinde konuşmak."
  6. Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
  7. Saz takımında usul vurmaya yarayan tef

DAMAR

  1. [isim] Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
    • "Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." (Peyami Safa)
    • "Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu." (Ömer Seyfettin)
    • "Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "En ufak şeye kızan insanın damarına basarlar." (Peyami Safa)
  2. Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
  3. Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı
    • "Zengin bir altın damarı."
  4. Soy, yaradılış
  5. Huy, mizaç
    • "Cimrilik damarı. Şairlik damarı."
  6. İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
  7. Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ

DAMAL
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü