Başında d olan 8 harfli 621 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOĞANŞAR
- ...
- DUHULİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Giriş ücreti
- "On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Giriş ücreti
- DAYANMAK
-
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- "Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak
- "Bu kumaş çok dayandı."
-
Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek
- "Bu gemi fırtınaya iyi dayanır."
-
Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek
- "Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?" (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek
- "Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler." (Necati Cumalı)
-
Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak
-
[nsz]
Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek
- "Aradan biraz daha geçince kumandan dayanamadı, söze başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Varmak, ulaşmak
- "Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak
- "İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak
- "Bu proje sonunda bize dayanacak."
-
[nsz]
Yetişmek, yeter olmak
-
Hız vermek
- "Şoför gaza dayandı."
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- DEVŞİRİM
-
-
[isim]
Devşirme işi
-
[isim]
Devşirme işi
- DİPLEMEK
-
-
[-i]
Bitkiyi kökünden sökmek
-
İçilecek bir şeyi dibine kadar içmek
-
[-i]
Bitkiyi kökünden sökmek
- DAVETİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir toplantıya, bir yere çağrılanlara gönderilen yazının bulunduğu belge
- "Kapıda gülümseyen bir zat davetiye kontrol ediyor." (Burhan Felek)
-
[isim]
Bir toplantıya, bir yere çağrılanlara gönderilen yazının bulunduğu belge
- DİĞERKAM
- ...
- DİKENCİK
-
-
[isim]
Küçük diken
-
[isim]
Küçük diken
- DEFETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[nsz]
Kovmak
- "Eğer buraya karşı bir tecavüze kalkışırlarsa defedeceğim." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Savmak, savuşturmak
- "Tedhiş kasırgasını üzerlerinden defetmek için hiçbir gösterişi esirgemediler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Kovmak
- DEĞİŞİCİ
-
-
[sıfat]
Biçimden biçime giren, değişken
-
[sıfat]
Biçimden biçime giren, değişken
- DEMİNCEK
-
-
[zarf]
Çok az önce
-
[zarf]
Çok az önce
- DOLUŞMAK
-
-
[nsz]
Bir yerde toplanmak, bir araya gelmek
-
[nsz]
Bir yerde toplanmak, bir araya gelmek
- DELİLSİZ
- ...
- DIŞARLIK
-
-
[isim]
Taşra
- "Ben bu hâli uzun zaman dışarlıkta yaşamış birkaç kişide gördüm." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yaşadığı yerden başka bir yere giderken giyilen kıyafet
-
[isim]
Taşra
- DELİŞMEN
-
-
[sıfat]
Zıpır
- "Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan." (Memduh Şevket Esendal)
-
Güçlü, hareketli, sağlam yapılı
- "Çok heyecanlı, uyanık, sözünü sakınmaz, biraz da delişmen bir insan olduğu için Deli Murat derler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çılgın, hercai
- "Gönüllerini tutuşturan delişmen duygularını donduran buz gibi bir havayla dönmüşlerdi." (Muzaffer Uyguner)
-
[sıfat]
Zıpır
- DİSKOTEK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Plak, ses bandı koleksiyonu
-
Çalınan plak, bant vb. eşliğinde dans edilen kulüp, disko
-
[isim]
Plak, ses bandı koleksiyonu
- DİTİLMEK
-
-
[nsz]
Ditme işi yapılmak
-
[nsz]
Ditme işi yapılmak
- DÜRBÜNLÜ
-
-
[sıfat]
Dürbünü olan
- "... kalabalıktan kimse kalmamış: Dürbünlü çocuklar da görünmüyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Dürbünü olan
- DÖKÜKLÜK
-
-
[isim]
Dökülmüş olma durumu
-
[isim]
Dökülmüş olma durumu
- DAĞLAMAK
-
-
[-i]
Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
-
Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak
- "Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Çok sıcak, soğuk veya acı, bir şey, yakmak
- "Soğuk yüzünü dağladı. Biber ağzını dağladı."
-
Acısı yüreğine işlemek
-
[-i]
Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak