Başında d olan 6 harfli 316 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEFİLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Giyecekleri tanıtmak amacıyla mankenlerin yaptıkları gösteri, giyim gösterisi
- "Bir moda salonunda defileye bakıyormuşçasına baştan ayağa kadar süzdüğünü fark ettim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Giyecekleri tanıtmak amacıyla mankenlerin yaptıkları gösteri, giyim gösterisi
- DİLMEK
-
-
[-i]
Bir bütünü ince ve yassı parçalara ayırarak kesmek
- "Şimdi bu elemanları ince ince dileceğim." (Aka Gündüz)
-
Yarmak
-
[-i]
Bir bütünü ince ve yassı parçalara ayırarak kesmek
- DEMİRİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Demir mavisi, gri
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Demir mavisi, gri
- DİREME
-
-
[isim]
Diremek işi
-
[isim]
Diremek işi
- DEVRİM
-
-
[isim]
Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik
-
İhtilal
- "Fransız devrimi."
-
İnkılap
-
Çevrilme, katlanma, bükülme
-
[isim]
Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik
- DİKKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
- "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hangi konudan söz etse dikkati çekecek bir hava veriyor." (Necati Cumalı)
- "Biraz dikkat etsek görürüz ki insanların çoğu yarı deli, yarı iradelidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Etrafında Türkçe konuşuluyor vehmine kapılır, dikkat kesilir, sonra yanıldığını anlar, canı sıkılırdı." (Refik Halit Karay)
-
[ünlem]
"Dikkat ediniz!" anlamında bir uyarı sözü
- "Dikkat ettiniz mi neler söyledi?"
-
İlgi, özen
- "Yaratıcı sanatçıları bu yargının dışında tutmaya dikkat edelim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
- DİNGİL
-
-
[isim]
Tekerleklerin merkezinden geçen ve taşıtın altına enlemesine yerleştirilmiş mil, eksen, aks
- "Öyleleri görülür ki arabanın dingilleri üzerine oturtulmuş büyük kafesler sanırsınız." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Aptal, salak
-
[sıfat]
Kaba saba
-
[isim]
Tekerleklerin merkezinden geçen ve taşıtın altına enlemesine yerleştirilmiş mil, eksen, aks
- DUYURU
-
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
- DAMPER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir şasinin üzerine takılmış, inip kalkan kasası olan, kendinden hareketli, yükü boşaltan düzen
-
[isim]
Bir şasinin üzerine takılmış, inip kalkan kasası olan, kendinden hareketli, yükü boşaltan düzen
- DERTOP
-
-
[sıfat]
"Getirilmek, büzülmek" anlamındaki dertop edilmek ve "bir araya getirmek, toparlamak" anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer
- "İskemlenin üzerine dertop edilerek atılmış duran pantolonunu ayağına geçirdi." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
"Getirilmek, büzülmek" anlamındaki dertop edilmek ve "bir araya getirmek, toparlamak" anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer
- DEŞARJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boşalma
-
Rahatlama
-
[isim]
Boşalma
- DÜŞMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- "Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına." (Atilla İlhan)
- "Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
- "Her sokak düşmanlarla doluyken o, sevinçli sevinçli şarkı söylüyor." (Aka Gündüz)
-
Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar
- "Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)
-
Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
- "Ekmek düşmanı."
-
Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
- "İçki düşmanı."
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- DİZAYN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Tasarım
-
[isim]
Tasarım
- DÜMTEK
-
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde tempo
- "Ellerini dümtek usulü ile dizlerine vurur." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde tempo
- DEMLİK
-
-
[isim]
İçerisinde çay demlenen emzikli kap
-
[isim]
İçerisinde çay demlenen emzikli kap
- DERPİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Öngörme, göz önünde tutma, aklından geçirme
-
[isim]
Öngörme, göz önünde tutma, aklından geçirme
- DOĞUCU
- ...
- DÖVMEK
-
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- "Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
-
[-de]
Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
- "Döveçte karabiber dövmek."
-
Ezmek
-
Çırpmak
-
Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
- "Demiri tavında dövmeli."
-
Topa tutmak
- "Gemi kaleyi dövdü."
-
Çarpmak, vurmak
- "Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Davul vb. çalmak, vurmak
-
[-i]
Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
- DELMEK
-
-
[-i]
Delik açmak, delik duruma getirmek
- "Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü." (Peyami Safa)
-
İncitmek, kırmak
-
[-i]
Delik açmak, delik duruma getirmek
- DİVANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan kaleminden çıkan ferman, berat vb. belgelerde kullanılmış olan yazı
-
[isim]
Divan kaleminden çıkan ferman, berat vb. belgelerde kullanılmış olan yazı