Başında d olan 5 harfli 318 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DANIŞ

  1. [isim] Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere

DARAŞ

  1. [sıfat] Dar, kasvetli (yer)
    • "O oda hem daraş hem nezaretsiz hem de lodosa karşı..." (Sermet Muhtar Alus)

DEKAN

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör

DEĞİM

  1. [isim] Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye hak kazandıran durumu, liyakat

DÜĞME

  1. [isim] Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı
    • "Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça
    • "Radyonun düğmesi."
  3. Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı
    • "Kalkan balığının düğmeleri."

DÜRTÜ

  1. [isim] Bedensel veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
    • "Sevgi bir dürtüdür."

DÜRZÜ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [ünlem] Ağır hakaret ve küfür sözü

DEMİR

  1. [isim] Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)
    • "Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun?" (Falih Rıfkı Atay)
    • "Ben akide yemedim, gönlümde yumuşaklık yok, midem demir gibi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Demirlerini tarayan hurda harami gemileri karaya vuruyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  2. [sıfat] Bu elementten yapılmış
    • "Hemşiresiyle rıhtımın kenarındaki demir kanepeye oturdular." (Peyami Safa)
    • "Demir gibi kolları vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Bu elementten yapılmış parça
    • "Ocak demiri. Kapı demiri. Pencere demiri."
  4. Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça
  5. [sıfat] Güçlü, kuvvetli, sert
    • "O kadar çabuk uyanmıştı ki kalbinin demir bir elle sıkıldığını duydu." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Çıpa

DOKUZ

  1. [isim] Sekizden sonra gelen sayının adı
    • "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
    • "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Sekizden bir artık

DÖLÜT

  1. [isim] Embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad, cenin

DÜZEY

  1. [isim] Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye
    • "Su düzeyi."
  2. Bir kursun basamaklarından her biri, kur (I)
  3. Bir nesnenin, bir kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye
    • "Eğitim düzeyi. Kültür düzeyi."

DİLCE
...
DAMAK

  1. [isim] Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
    • "Şerbetin tadı damaklarına, serinliği midelerine yayılınca..." (Refik Halit Karay)

DOYUM

  1. [isim] Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
    • "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
  2. Bazı istekleri giderme, tatmin

DÜZEN

  1. [isim] Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
    • "Onun kendi yaşayışına yeni bir düzen vermesi gerekiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Yatak odasını düzene sokmakla meşguldü." (Refik Halit Karay)
  2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması
    • "Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça bir şehrin tadı tuzu kalır mı?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Şu sazıma bir düzen ver." (Âşık Ali İzzet Özkan)
  3. Yerleştirme, tertip
    • "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim
  5. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo
  6. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo
  7. Dolap, hile
    • "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." (Ercüment Ekrem Talu)
  8. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort
  9. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri
    • "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." (Nezihe Meriç)
  10. Alet edevat takımı
  11. Bez dokuma tezgâhı

DEMLİ

  1. [sıfat] Çok demlenmiş, koyu (çay)

DEYİŞ

  1. [isim] Deme, söyleme işi
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
  2. Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
  3. Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
  4. Halk şiiri, halk türküsü
    • "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
  5. Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste

DİZEL

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen mazotla çalışan motor

DRİFT
...
DİZEK

  1. [isim] Porte

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü