Başında d olan 5 harfli 318 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DEKAN

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör

DEVRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dönem
    • "Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." (Aka Gündüz)
    • "Devlet Bakanı borçların eritileceğini, dış borçlanma için bankaların ve özel sektörün devreye alınacağını kaydetti."
  2. Çevrim

DİKTA

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk

DÖNEÇ

  1. [isim] Dalgalı akımlı elektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüm, rotor

DEMEK

  1. [nsz] Söylemek, söz söylemek
    • "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
    • "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
    • "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
    • "Öyle sevindim ki deme gitsin."
  2. [-e] Ad vermek
    • "Muşmulaya döngel de derler."
    • "Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Bir dilde karşılığı olmak
    • "Kamer "ay" demektir."
  4. Herhangi bir ses çıkarmak
    • "Küt dedi, düştü."
  5. [-e] Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
    • "Bu işe herkes ne der?"
  6. Düşünmek
  7. Oranlamak
    • "Güzellik desen onda, zenginlik desen onda."
  8. Ummak
    • "Bundan sonra gelir mi dersin?"
  9. Erişmek
    • "Saat yedi dedi mi uyanırım."
  10. Bir işe kalkışmak, yeltenmek
    • "Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun."
  11. Saymak, kabul etmek
    • "Yarım milyon dediğin nedir?" (Memduh Şevket Esendal)

DERUN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İç, içeri, öz
  2. Gönül, yürek, ruh

DÜŞKÜ

  1. [isim] Uğraşı

DÖKÜM

  1. [isim] Kalıba dökme işi ve bunun yapılış yöntemi
    • "Bu hesapların dökümlerini alıp sizlere vereceğim." (Nazlı Eray)
  2. Kumaşın dökümlü olma niteliği
  3. Bir şeyi ayrıntılı olarak ortaya koyma
    • "Hesabın dökümü."
  4. Dökülme zamanı
    • "Yaprak dökümü."
  5. [sıfat] Kalıba dökülerek yapılan

DİVİK

  1. [isim] Akkarınca

DİRİM

  1. [isim] Hayat, yaşam
    • "Ölüm, burada, bir sanatçının büyüsüyle yeniden dirime dönüşüyor." (Selim İleri)
  2. Yaşama gücü

DİZGİ

  1. [isim] Basım için harfleri, kelimeleri, satırları, sayfalar oluşturacak biçimde düzenleme, tertip

DESTE

  1. [isim] Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam
    • "Destenin en itibarlı kâğıtları, bilindiği gibi beyler yani aslar oluyor." (Haldun Taner)
  2. Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza
  3. Aynı cinsten onluk bir küme
  4. Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri

DALMA

  1. [isim] Dalmak işi
  2. Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması

DÖKME

  1. [isim] Dökmek işi
  2. [sıfat] Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan
    • "Dökme su."
  3. [sıfat] Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan
    • "Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento."
  4. [sıfat] Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış
    • "Dökme soba."

DEYİŞ

  1. [isim] Deme, söyleme işi
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
  2. Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
  3. Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
  4. Halk şiiri, halk türküsü
    • "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
  5. Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste

DİREY

  1. [isim] Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü, fauna
  2. Bu hayvanların tanımını yapan eser

DÖŞEM

  1. [isim] Tesisat, donanım
    • "Elektrik döşemi. Sıcak su döşemi."

DAKAR
...
DARBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vuruş, çarpış
    • "Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Abdülhamit, Midhat Paşa'nın katli ile fikir denilen kuvvete ağır bir darbe vurmuş..." (Halide Edip Adıvar)
    • "Seniha'nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis'in kalbi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi
    • "Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti." (Çetin Altan)
  3. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay
    • "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)

DAVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çağrı, çağırma
    • "Bir bakanmışım gibi beni kürsüye davet etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Fakat kâbus içinde bunalmış bir kimse gibi bir türlü bu davete icabet edemez." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Yemekli toplantı
    • "Nevin'in her aklına estikçe yaptığı davetlerden biriydi." (Peyami Safa)
    • "Kimin kimi istifaya davet edeceğini pek yakında gösterecekti." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü