Başında d olan 5 harfli 318 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DEFİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölüyü gömme

DEĞER

  1. [isim] Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet
  2. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
  3. Yüksek ve yararlı nitelik
  4. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
  5. Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey
  6. Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı

DOZAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dozu ayarlama
  2. Düzem

DURUK

  1. [sıfat] Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
  2. Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili olan
  3. [isim] Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri ile uğraşan bilim dalı, statik
  4. [isim] Dalgalı akımlı elektrik motor veya üreteçlerinde hareketsiz bölüm, stator

DEFNE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik (Laurus nobilis)

DEĞİN

  1. [edat] Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, dek
    • "Kıyıdan bir alkış sesi geldi... Odanın güneşli duvarına değin." (Melih Cevdet Anday)

DARAÇ

  1. [sıfat] Dar
    • "Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor..." (Reşat Nuri Güntekin)

DEMET

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
    • "Tel demeti."
  2. Bitki veya çiçek destesi
    • "Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
  4. Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
  5. Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu

DÜŞÇÜ

  1. [sıfat] Hayalperest
    • "Ancak onun gibi düşçü olanların yapabileceği bir atılımla gönüllü yazılmasını minnet ve şükranla karşıladı." (Atilla İlhan)

DAİRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
    • "Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş." (Halit Fahri Ozansoy)
  2. Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri
    • "Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi." (Refik Halit Karay)
  3. Bu kuruluşların içinde çalıştıkları yapı
  4. Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
    • "Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü
    • "Mantık dairesinde konuşmak."
  6. Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
  7. Saz takımında usul vurmaya yarayan tef

DERGİ

  1. [isim] Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, mecmua
    • "Yanında getirdiği dergileri çıkardı; karıştırmaya, okumaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)

DATÇA
...
DÖGER
...
DEKOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eserin yazıldığı yerin ve geçtiği çağın özelliklerini belirleyen perde, aksesuar vb. ögelerin bütünü
    • "Kampta kurduğumuz sahneyi, yaptığımız dekorları, oynadığımız oyunları anlatıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yere süsleme amacıyla verilen düzen
  3. Görünüş, manzara
    • "Münzevi çiftliğin dekorundan hazzetti." (Refik Halit Karay)

DELİK

  1. [isim] Dar, küçük açıklık
    • "İğne deliği. Burun deliği."
    • "O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Dar, küçük çukur
    • "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Küçük hayvan yuvası
    • "Fare deliği."
  4. [sıfat] Delinmiş olan
    • "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum." (Hamdullah Suphi Tanrıöver)
  5. Cezaevi

DURAK

  1. [isim] Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
    • "İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
  3. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
  4. Bir ölçü uzunluğunda susma
  5. Cümle sonundaki nokta

DİKME

  1. [isim] Dikmek işi
  2. Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri
  3. Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk
  4. Ağaç, direk
  5. Fidan, yeni dikilmiş fidan
  6. Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna
  7. Dikey olan doğru veya düzlem, amut

DOKUZ

  1. [isim] Sekizden sonra gelen sayının adı
    • "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
    • "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Sekizden bir artık

DUTÇU
...
DALMA

  1. [isim] Dalmak işi
  2. Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü