Sonunda ce olan 6 harfli 33 kelime var. CE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ce olan kelimeler listesine ya da başında ce olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖRÜMCE
-
-
[isim]
Örümcek
-
[isim]
Örümcek
- ÜLKECE
-
-
[zarf]
Ülke çapında
- "Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi, kantinde garsonluk yapardı." (Aydın Boysan)
-
[zarf]
Ülke çapında
- ESKİCE
-
-
Biraz eski, çok yeni olmayan
- "Biraz eskicelerinden seçilmiş olmakla beraber bana yakıştığını küçük kızı bile itiraf etti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Biraz eski, çok yeni olmayan
- DERECE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe
- "Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[edat]
Denli, kadar
- "Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri
- "Sıcakölçerin dereceleri."
-
Sıcaklıkölçer
-
Bir çözeltinin yoğunluğunu ölçmede kullanılan birim
-
Bir çemberin üç yüz altmışta birine eşit olan açı birimi
- "Dik açılar doksan derecedir."
-
Başarı gösterme
-
[isim]
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe
- KORECE
- ...
- FERACE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
-
Dervişlerin giydiği bol bir tür hırka
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
- ÖDENCE
-
-
[isim]
Tazminat
-
[isim]
Tazminat
- GÖRECE
-
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
- İKİZCE
- ...
- EPEYCE
-
-
[zarf]
Epey
- "Uyandığım zaman güneşi epeyce yükselmiş buldum." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Epey
- GAHİCE
- ...
- ŞİİRCE
-
-
[isim]
Mensur şiir
-
[isim]
Mensur şiir
- ÖYLECE
-
-
[zarf]
O biçimde, tam öyle
- "Dudaklarının kenarını kırıştıran bir nefret duygusuyla öylece kaldı." (Peyami Safa)
-
Öylelikle
-
[zarf]
O biçimde, tam öyle
- İPİNCE
-
-
[sıfat]
Çok ince, incecik
- "Yer yer tırtıklanmış ipince çapkın bıyıkları vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Çok ince, incecik
- İÇMECE
-
-
[isim]
İçmeler
-
[isim]
İçmeler
- TAZECE
-
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
- ALİMCE
- ...
- YENİCE
-
-
[sıfat]
Oldukça yeni
-
[zarf]
(yeni'ce) Yakın günlerde
- "Avrupa'da hukuk tahsil etmiş, yenice mebus intihap edilmiş gençlerden biri söz istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Oldukça yeni
- DELİCE
-
-
[sıfat]
Davranışları aşırı, deli gibi olan
- "Bu defterin içine ne delice saadetler yazmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
Delicesine
-
[isim]
Buğdaygillerden, genellikle buğday tarlalarında yetişen, tohumu zehirli, yabani bir bitki (Lolium temulentum)
-
[isim]
Aşılanmamış zeytin ağacı, yabani ağaç
-
[isim]
Atmaca, şahin
-
[sıfat]
Davranışları aşırı, deli gibi olan
- DİRİCE
-
-
[sıfat]
Biraz diri
-
[sıfat]
Biraz diri