Başında ce olan 5 harfli 42 kelime var. Ce ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ce olan kelimeler listesine ya da sonu ce ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ce bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEVAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, müsaade
- "... silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği durumlarda." (Anayasa)
-
[isim]
İzin, müsaade
- CENAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuş kanadı
-
Kol, pazı
-
Yan, taraf
-
Kanat
- "Ben takımımla beraber taburun sağ cenahını himaye için tepelere çıktım." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kuş kanadı
- CESET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölü beden, naaş
- "Gece sabaha karşı, balıkçılar denizde bir ceset bulmuşlardı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Ölü beden, naaş
- CEZVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kahve pişirmeye yarayan, saplı, küçük kap
-
[isim]
Kahve pişirmeye yarayan, saplı, küçük kap
- CEMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüz güzelliği
- "Sadakatinden dinî bir zevk duyuyor, cemaline tutkun kalmaktan temiz neşeler topluyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yüz güzelliği
- CEZBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu
- "İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe haykırdım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu
- CEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- "Belindeki önlüğü çıkarmaya uğraşıyor, cevap arıyor gibi düşünüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun lakırtı söylemeye niyeti olmadığını göstererek kendisi cevap verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- CEHRİ
-
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)
- CEZAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ceza ile ilgili, cezaya ilişkin, cezaya dayanan
- "Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez." (Anayasa)
-
[sıfat]
Ceza ile ilgili, cezaya ilişkin, cezaya dayanan
- CELEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- "Sen kasap mısın, koyun tüccarı mı, celeplerle senin ne işin var?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
İç oğlanı
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- CEZRİ
- ...
- CEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- CELİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok büyük, ulu
-
Çok büyük, ulu (Tanrı)
-
[sıfat]
Çok büyük, ulu
- CEMRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şubat ayında birer hafta arayla havada, suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
- "Bu cemre sözü Arapça kor ateş manasındadır." (Burhan Felek)
- "Bugün cemre suya düştü."
-
[isim]
Şubat ayında birer hafta arayla havada, suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
- CESUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yürekli
-
Yürekli bir biçimde
- "Erkeklere karşı ilk tanışmada cesur ve ümit verici davranırdı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yürekli
- CEHRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, yün, ipek vb.ni eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç, iğ
-
[isim]
Pamuk, yün, ipek vb.ni eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç, iğ
- CEDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
- CENİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dölüt
-
[isim]
Dölüt
- CEVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- "Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bu ağacın kerestesinden yapılmış
- "Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- CEBEL
-
-
[isim]
Sahipsiz, boş toprak
-
Ekilmemiş tarla, ekime elverişli olmayan yer
-
[isim]
Sahipsiz, boş toprak