Başında ca olan 8 harfli 34 kelime var. Ca ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ca olan kelimeler listesine ya da sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ca bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CARTADAN

  1. [zarf] Cartadak

CANANLIK

  1. [isim] Canan olma durumu

CAMLATMA

  1. [isim] Camlatmak işi

CAMLAMAK

  1. [-i] Cam geçirmek, cam takmak

CANLANIŞ

  1. [isim] Canlanma işi veya biçimi

CANCAĞIZ

  1. [isim] "Kendiliğinden isterse, içinden gelirse" anlamındaki cancağzı isterse deyiminde geçen bir söz
    • "Tayfur Bey görünmezse görünmesin, cancağzı isterse görünsün!" (Sermet Muhtar Alus)

CAHİLANE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Cahilce
    • "İnkılaptan, hürriyetten gayet cahilane bahseder." (Ömer Seyfettin)

CAHİLLİK

  1. [isim] Bilgisizlik
    • "Dokunmayan bir safdilliliği, bir cahilliği vardı." (Refik Halit Karay)
  2. Gençlik, toyluk, deneyimsizlik
    • "Cahillik işte, kusurunu bağışlayın."
    • "Birçoklarının tazyikinden kurtulmak için o da cahillik ederek böyle bir işe girişmek zorunda kalmıştı." (Refik Halit Karay)
  3. Gençlik, toyluk, deneyimsizlik yüzünden işlenen kusur

CANLILIK

  1. [isim] Canlı olma durumu
  2. Neşelilik, hareketlilik
    • "Her girdikleri oyuna renk ve hareket, canlılık ve şaklabanlık katarlardı." (Haldun Taner)

CAZİBELİ

  1. [sıfat] Alımlı
    • "Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Önemli, ağırlığı olan
    • "Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı." (Reşat Nuri Güntekin)

CASTRİES
...
CAMBULTU
...
CASUSLUK

  1. [isim] Casus olma durumu, çaşıtlık, espiyonaj
    • "Casusluk şüphesiyle hudut dışına atılmakla kurtuldu." (Aka Gündüz)
    • "Bildiği şey hükûmete casusluk etmek, hükûmeti düşürmek isteyenleri enselemektir." (Peyami Safa)

CANCİĞER

  1. [sıfat] Çok yakın, sıkı fıkı, pek içten (arkadaş)
    • "Aynı işi ortaklaşa yaparlardı, canciğer dosttular." (Orhan Kemal)
    • "Bir gün evvel canciğer kuzu sarması, ferdası günü sen kimsin efendi ben seni tanımıyorum." (Haldun Taner)
    • "Birbirinizin yüzüne karşı canciğer olursunuz fakat sekiz on adım ayrıldığınız gibi başka birine mükemmel çekiştirirsiniz." (Reşat Nuri Güntekin)

CAVLAMAK

  1. [nsz] Kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak

CAYDIRIŞ

  1. [isim] Caydırma işi veya biçimi

CAZİPLİK

  1. [isim] Cazip olma durumu
    • "Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu." (Osman Cemal Kaygılı)

CAFCAFLI

  1. [sıfat] Gösterişli, fazla şık, şatafatlı
    • "Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı." (Melih Cevdet Anday)
  2. Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli
    • "Taburda hem de muharebenin en cafcaflı yerindeydim." (Ömer Seyfettin)

CARASKAL
...
CAZCILIK

  1. [isim] Cazcının işi veya mesleği

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü