Başında ca olan 5 harfli 24 kelime var. Ca ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ca olan kelimeler listesine ya da sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ca bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CADDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- "Anafartalar Caddesi."
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- CAZLI
-
-
[sıfat]
Cazı olan
- "Eğer gürültülü, cazlı bir yerde yemeği tercih etmezseniz sizi lokantaya götürecektim." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Cazı olan
- CAMİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cansız
- "Bir kenara bırakılıvermek, bir camit eşya gibi ayak ucuyla itilmek ne korkunç." (Peyami Safa)
-
Donmuş
-
[sıfat]
Cansız
- CAMCI
-
-
[isim]
Cam ticaretini veya cam takmayı meslek edinmiş kimse
-
Camevi
-
Evin içini pencereden gözetleyen kimse
-
[isim]
Cam ticaretini veya cam takmayı meslek edinmiş kimse
- CACIK
-
-
[isim]
Yoğurt, ayran içine hıyar veya marul doğranarak yapılan, çoğu kez sarımsaklı, iştah açıcı yiyecek
-
[isim]
Yoğurt, ayran içine hıyar veya marul doğranarak yapılan, çoğu kez sarımsaklı, iştah açıcı yiyecek
- CAYMA
-
-
[isim]
Caymak işi
-
[isim]
Caymak işi
- CANİK
- ...
- CAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alımlı
- "Gizli bir musikinin vezniyle dalgalanan ipekli maddeler gibi cazip, yumuşak ve tatlı idi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Alımlı
- CANAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- "Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dil." (Fuzulî)
-
Tasavvufta Tanrı
- "Yunus ver canını Hak yoluna / Can vermeyince canan bulunmaz." (Yunus Emre)
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- CANİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yan, taraf
-
[isim]
Yan, taraf
- CAMLI
-
-
[sıfat]
Cam takılmış, cam geçirilmiş, camı olan
- "Verandayı andıran camlı sofa iyice ısınmıştı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Cam takılmış, cam geçirilmiş, camı olan
- CASUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ajan
- "Ortalığı karıştırmak isteyen yabancı kimseler, askerlik casusları burada oturur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ajan
- CAMIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Manda
-
[isim]
Manda
- CALİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Celp eden, çeken, çekici
-
[sıfat]
Celp eden, çeken, çekici
- CARLI
-
-
[sıfat]
Zarı (III) olan
- "Köyün sokaklarında elleri carlı, peştamallı köylüleri kovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Zarı (III) olan
- CARTA
-
-
[isim]
Yellenme
-
[isim]
Yellenme
- CAHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Öğrenim görmemiş, okumamış
- "Bu maskara sosyete bana cahil diye bakar." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalmaya mahkûmuz." (Haldun Taner)
-
Bilgisiz
-
Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan
- "Bu doktorun karşısında cahil, aptal oluyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
Deneysiz, genç, toy (delikanlı veya kız)
- "Esasta batıl itikatlara inanmış cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Öğrenim görmemiş, okumamış
- CAMSI
-
-
[sıfat]
Cam gibi saydam, cama benzer
-
[isim]
Yerin içinden yüze çıkan erimiş sıcak maddelerin, soğuma sırasında billurlaşmayıp biçimsiz olarak katılaşmış durumu
-
[sıfat]
Cam gibi saydam, cama benzer
- CAMİA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Topluluk, zümre
- "Gerek Macarca gerek Türkçe Avrupa milletler camiası için aynı derecede yabancı iki dildir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Topluluk, zümre
- CAİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
-
Yazıda bir sözün olduğu gibi tekrarlandığını göstermek için alt hizasına konulan tırnak biçimindeki noktalama işareti
-
Yol yiyeceği, azık
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş