Başında c olan 6 harfli 113 kelime var. C harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde c harfi olan kelimeler listesine ya da sonu c harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında c bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEREME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zarar
-
[isim]
Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zarar
- CEVVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Davranışları çabuk ve kesin olan
- "Cevval çocuk."
- "Cevval zekâ."
-
[sıfat]
Davranışları çabuk ve kesin olan
- CARİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- "Ben dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- CEMŞAT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Basketbolda rakibe yüklenip aniden geri çekilerek ve dönerken zıplayarak atılan şut
-
[isim]
Basketbolda rakibe yüklenip aniden geri çekilerek ve dönerken zıplayarak atılan şut
- CEVABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cevap niteliğinde olan
- "Cevabi nota, cevabi yazı."
-
[sıfat]
Cevap niteliğinde olan
- CIVALI
-
-
[sıfat]
Cıvası olan
- "Cıvalı barometre."
-
[sıfat]
Cıvası olan
- CANFES
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş
- "Arabistan'dan getirdiği birtakım ipekler, canfesler ve kumaşlarla giyinir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Canfes yastıklar üzerinde, müslinlere bürünmüş bir halayık portakal soyuyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş
- CEMAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir imama uyup namaz kılan kişiler
-
İnsan kalabalığı, topluluk
- "Sonra, dağılmayan, etrafını saran cemaate dönüyor." (Tarık Buğra)
-
Bir dinden veya bir soydan olanların topluluğu
- "Önde Rum patriği, arkada bütün cemaatlerin patrikleri, hepsi sırma esvaplı ve altın taçlı, sopalarını taşa vurarak mezarın etrafını tavaf ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir imama uyup namaz kılan kişiler
- CEYLAN
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Çift parmaklılardan, boynuzlugiller familyasından, çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliği ile tanınan, ince bacaklı, zarif, memeli hayvan, ahu, gazal (Gazella dorcas)
-
[isim]
Çift parmaklılardan, boynuzlugiller familyasından, çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliği ile tanınan, ince bacaklı, zarif, memeli hayvan, ahu, gazal (Gazella dorcas)
- CİVCİV
-
-
[isim]
Kümes hayvanlarının yumurtadan yeni çıkmış yavrusu
-
[isim]
Kümes hayvanlarının yumurtadan yeni çıkmış yavrusu
- CHANGE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bakınız para değişimi
-
[isim]
Bakınız para değişimi
- CEMİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönül alıcı davranış
- "Binecekleri vapur, Konsolosa fevkaladeden bir cemile olarak o turda, pruva direğine Türk bayrağı çekiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Güzel (kadın)
-
[isim]
Gönül alıcı davranış
- CIRNIK
-
-
[isim]
Set duvarlarında su akacak delik
-
[isim]
Set duvarlarında su akacak delik
- CÖMERT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör
- "Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever." (Peyami Safa)
- "Size ne kadar cömert davranmış olduğunu kendiniz de biliyorsunuz." (Halide Edip Adıvar)
-
Verimli
- "Bu ülkede toprak bir masal sultanı kadar cömert." (Cemil Meriç)
-
[sıfat]
Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör
- CİLTLİ
-
-
[sıfat]
Ciltlenmiş olan
-
[sıfat]
Ciltlenmiş olan
- CURACI
-
-
[isim]
Cura yapan veya çalan kimse
-
[isim]
Cura yapan veya çalan kimse
- CÜMBÜŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eğlence
-
Canlılık, coşku
- "Yavaş yavaş fırçalardan, boyalardan, renklerin cümbüşlerinden başka her şey çevresinden siliniyordu." (Cahit Uçuk)
-
Maden gövdeli, tambura benzer bir saz
-
[isim]
Eğlence
- CEMEVİ
-
-
[isim]
Alevilerin toplanma yeri
-
[isim]
Alevilerin toplanma yeri
- CIZBIZ
-
-
[sıfat]
Izgarada pişirilmiş (et)
- "Cızbız köfte."
-
[sıfat]
Izgarada pişirilmiş (et)
- CINCIK
-
-
[isim]
Bardak, kadeh, tabak vb. sırçadan veya porselenden yapılan şeyler, züccaciye
-
[isim]
Bardak, kadeh, tabak vb. sırçadan veya porselenden yapılan şeyler, züccaciye