Başında c olan 5 harfli 129 kelime var. C harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde c harfi olan kelimeler listesine ya da sonu c harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında c bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CEKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi

CEVİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
    • "Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. [sıfat] Bu ağacın kerestesinden yapılmış
    • "Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı." (Necati Cumalı)
  3. Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz

CELAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyüklük, ululuk
  2. Öfke, kızgınlık
    • "Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?" (Mehmet Akif Ersoy)

CUKKA

  1. [isim] Hayvan ve insan memesi

CÜSSE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan gövdesi

CİNAİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Konusu cinayet olan
    • "Okuduğunuz ne kadar cinai roman varsa bu karanlık ve tenha sokaklarda âdeta hayat bulur." (Refik Halit Karay)
  2. Cinayetle ilgili

CUŞİŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Coşkunluk
    • "Yürüdükçe gönlündeki cuşiş artıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

CADDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şehir içinde ana yol
    • "Anafartalar Caddesi."

CEPHE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin veya yapının ön tarafta bulunan bölümü
    • "Başını kaldırarak köşkün karanlık cephesine baktı." (Peyami Safa)
    • "Avusturyalılara karşı Makedonya'da cephe açarak Selanik'e otuz bin asker çıkardılar." (Necati Cumalı)
    • "Çekinmiyor, bizzat imparatora karşı cephe alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  2. Belli bir düşünce, istek çevresinde sağlanan beraberlik
  3. Yan, yön, taraf
    • "Hakikatin binbir cephesi ve başka başka görünüşleri yok mudur?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Üzerinde savaşın sürdüğü bölge
    • "Meydan muharebesi, yüz kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu." (Atatürk)
  5. Farklı ısıdaki iki su kütlesi arasındaki sınır
  6. Yerde veya daha yükseklerde sıklık, sıcaklık bakımından iki ayrı hava yığınının karşılaştıkları yer

CEVİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eziyet, cefa, üzgü
    • "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

COZUR
...
CİHET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yön, yan, taraf
    • "Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu." (Peyami Safa)

CIVIK

  1. [sıfat] Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış
    • "Cıvık kar."
    • "Cıvık hamur."
    • "Cıvık çamur."
  2. Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan (kimse)

CAZCI

  1. [isim] Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
    • "Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda." (Yusuf Ziya Ortaç)

CEBRİ
...
CILGA
...
CİDDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Şaka olmayan, gerçek
    • "Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." (Tarık Buğra)
    • "Halkımız sanatçıyı baştan beri pek ciddiye almaz, ona bir delişmen gözüyle bakar." (Tomris Uyar)
  2. Ağırbaşlı
    • "Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Titizlik gösterilen, önem verilen
    • "Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur." (Haldun Taner)
  4. Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik
    • "Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık." (Burhan Felek)
  5. Eğlendirme amacı gütmeyen
  6. Gülmeyen
    • "O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  7. Güvenilir, sağlam, önemli
    • "Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor." (Orhan Seyfi Orhon)
  8. [zarf] Önem vererek, gerçek olarak
    • "Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!"
  9. [zarf] Güvenilir biçimde
    • "Ciddi görünerek göze girmeye çalışıyormuş." (Refik Halit Karay)

CİHAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aygıt, alet, takım
  2. Çeyiz

CUNDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yatay serenlerin her iki başı

CÜRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüreklilik, ataklık, cesaret
    • "Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Düşüncesizce, saygıyı aşan davranış, cesaret

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü