Başında c olan 5 harfli 129 kelime var. C harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde c harfi olan kelimeler listesine ya da sonu c harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında c bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEHRİ
-
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)
- CEZVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kahve pişirmeye yarayan, saplı, küçük kap
-
[isim]
Kahve pişirmeye yarayan, saplı, küçük kap
- CELBE
-
-
[isim]
Avcı çantası
-
[isim]
Avcı çantası
- CİDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşma, cenk
-
Ağız kavgası, çekişme
-
[isim]
Savaşma, cenk
- CİDDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şaka olmayan, gerçek
- "Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." (Tarık Buğra)
- "Halkımız sanatçıyı baştan beri pek ciddiye almaz, ona bir delişmen gözüyle bakar." (Tomris Uyar)
-
Ağırbaşlı
- "Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Titizlik gösterilen, önem verilen
- "Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur." (Haldun Taner)
-
Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik
- "Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık." (Burhan Felek)
-
Eğlendirme amacı gütmeyen
-
Gülmeyen
- "O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Güvenilir, sağlam, önemli
- "Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[zarf]
Önem vererek, gerçek olarak
- "Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!"
-
[zarf]
Güvenilir biçimde
- "Ciddi görünerek göze girmeye çalışıyormuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Şaka olmayan, gerçek
- COŞKU
-
-
[isim]
Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
- "Coşku ile giriştiği işten, uykuda pişman olabilirdi." (Haldun Taner)
-
Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan
- "Gençlerin coşkusu coşkuda kalıyor, yaratıcı bir tutarlığa bir türlü dönüşemiyordu." (Çetin Altan)
-
Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu
-
Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan
-
[isim]
Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu
- CIBIL
-
-
[sıfat]
Çıplak
-
Yoksul, parasız, geçim darlığı çeken
-
[sıfat]
Çıplak
- CANİK
- ...
- CIZIK
-
-
[isim]
Çizgi
-
İz
-
[isim]
Çizgi
- CEDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
- CEMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Güzel (erkek)
-
Tanrı'nın sıfatlarından biri
-
[sıfat]
Güzel (erkek)
- CEMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Toplayarak, toplam olarak, hepsini içine alarak
-
[zarf]
Toplayarak, toplam olarak, hepsini içine alarak
- CILIZ
-
-
[sıfat]
Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- "Hanın sahibi cılız bir adamdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güçsüz, sönük (ışık)
-
Basit, değersiz, önemsiz
- "Mimaride cılız eserler vücuda geliyordu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- CEBRİ
- ...
- CÜMLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
- "Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Dizge, sistem
-
[sıfat]
Bütün, hep
-
[zamir]
Herkes
- "Cümleye uzun ömürler dilerim." (Burhan Felek)
-
[isim]
Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
- CEBEL
-
-
[isim]
Sahipsiz, boş toprak
-
Ekilmemiş tarla, ekime elverişli olmayan yer
-
[isim]
Sahipsiz, boş toprak
- CAYMA
-
-
[isim]
Caymak işi
-
[isim]
Caymak işi
- CİRİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hacim
- "Ateş olsa cirmi kadar yer yakar."
-
Miktar, tutar, bölüm
- "Şunun şurasında alacağımız bir lira. Adam başına ne düşer ki? Hiç vermese ne olur yani? Aramızda cirmini paylaşırız gider." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Hacim
- CİBRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Sıkılıp suyu alınan üzüm vb. meyvelerin posası
-
[isim]
Sıkılıp suyu alınan üzüm vb. meyvelerin posası
- CİHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yön, yan, taraf
- "Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yön, yan, taraf