Başında c olan 4 harfli 40 kelime var. C harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde c harfi olan kelimeler listesine ya da sonu c harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında c bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bütün, hep
-
[sıfat]
Bütün, hep
- CEZP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendine çekme
-
Etkileyerek kendine bağlama
-
[isim]
Kendine çekme
- CARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geçerli olan, yürürlükte olan
- "Memlekette bu konunun hükmü hâlâ caridir."
-
Akan
-
[sıfat]
Geçerli olan, yürürlükte olan
- CANA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
"Ey sevgili" anlamında bir seslenme sözü
- "Esiriaşkın olmuşum cana!" (Melih Cevdet Anday)
-
[ünlem]
"Ey sevgili" anlamında bir seslenme sözü
- CEFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük sıkıntı, üzgü, eziyet, zulüm
- "Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi?" (Osman Cemal Kaygılı)
- "Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Büyük sıkıntı, üzgü, eziyet, zulüm
- CIVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,5, yoğunluğu 13,59 olan, donma noktası -38,8 °C olduğundan, normal sıcaklıkta sıvı olarak bulunan, gümüş renginde bir element (simgesi Hg)
-
[isim]
Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,5, yoğunluğu 13,59 olan, donma noktası -38,8 °C olduğundan, normal sıcaklıkta sıvı olarak bulunan, gümüş renginde bir element (simgesi Hg)
- CİRO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir ticaret senedinin alacaklı tarafından arkasına gereken yazının yazılıp imza edilerek üçüncü bir kişiye devredilmesi
- "Ettiğim masrafın yüzde elli kârını bulsam Madam Elizabeth'in pansiyonuna ciro edeceğim." (Aka Gündüz)
-
İş hacmi
-
[isim]
Bir ticaret senedinin alacaklı tarafından arkasına gereken yazının yazılıp imza edilerek üçüncü bir kişiye devredilmesi
- CIDA
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Mızrak
-
[isim]
Mızrak
- CAİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Din, yasa, töre vb. bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen
-
Uygun, yerinde sayılan, yakışık alan
- "Akşama kalıp iskelenin üstü binbir ayakken gitmek caiz değildi." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Din, yasa, töre vb. bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen
- CEDİ
- ...
- CABA
-
-
[isim]
Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava
- "Bu mâni benden sana caba olsun." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Fazla olarak, fazladan, üstelik
- "Kilometre başına bilmem ne kadar litre benzin dağıtılmış, yağ da caba!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava
- CENK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş
- "Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu." (Nezihe Araz)
- "İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme
- "Her dakikam bir ayrı cenk ile geçiyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş
- CÜZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
-
Tikel
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
- CUMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haftanın altıncı günü, perşembe ile cumartesi arasındaki gün
-
Cuma namazı
-
[isim]
Haftanın altıncı günü, perşembe ile cumartesi arasındaki gün
- CANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cinayet işlemiş olan kimse, kıyacı
- "Sırtlanlar demir kafeslere, caniler zindanlara kapatılır."
-
[sıfat]
Acımasız, gaddar
-
[isim]
Cinayet işlemiş olan kimse, kıyacı
- CİPS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates
-
[isim]
İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates
- CİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Leş
-
[sıfat]
İğrenç
- "Sonunda öldü, bu cife dünyadan kurtuldu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Leş
- CİLT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ten
-
Formaları, yaprakları birbirine dikerek veya yapıştırarak kitap, defter, dergi vb.ne geçirilen deri, bez veya kâğıtla kaplı kapak
- "Nakışlara, ciltlere, minyatürlere hayran kaldı." (Ömer Seyfettin)
-
Bir eserin ayrı ayrı basılan bölümlerinden her biri
- "İstanbul Ansiklopedisi'nin ilk dokuz cildinde bunların altmış yedi tanesi yer alır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Ten
- CILK
-
-
[sıfat]
Bozularak kokmuş (yumurta)
-
Cıvık
- "Çok çamurlu, cılk yollarda çoğu kadın olan köylüler, toplanmış bizi seyrediyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
İrinlenmiş
- "Uyuzlunun bilekleri cılk yara içindeydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sözünün eri olmayan
-
[sıfat]
Bozularak kokmuş (yumurta)
- CERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaralama
-
Bir düşünce, inanç veya iddiayı çürütme
-
[isim]
Yaralama