Başında bu olan 8 harfli 73 kelime var. Bu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bu olan kelimeler listesine ya da sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BULANCAK
-
-
[isim]
Genellikle bulanık akan su
-
[isim]
Genellikle bulanık akan su
- BUHRANLI
-
-
[sıfat]
Bunalımlı
- "Durum buhranlı ve çok tehlikeliydi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bunalımlı
- BUNALMAK
-
-
[nsz]
Soluk alması güçleşmek
- "Hoca bu son sözleri söylerken havasızlıktan bunalıyor gibi başını tavana kaldırıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak
- "Geçenlerde yeni çıkan uzunca bir şiirini okuyuncaya kadar bunaldım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Soluk alması güçleşmek
- BUZCULUK
-
-
[isim]
Buzcunun işi veya mesleği
-
[isim]
Buzcunun işi veya mesleği
- BURUNSAK
-
-
[isim]
Hayvan yavrusunun anasından süt emmesini önlemek için burnuna geçirilen başlık, burunsalık
-
Hayvanların burunlarına geçirilen ip, burunsalık
-
[isim]
Hayvan yavrusunun anasından süt emmesini önlemek için burnuna geçirilen başlık, burunsalık
- BULUTSUZ
-
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- "Burası seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- BUCAKSIZ
-
-
[sıfat]
Bucağı olmayan
-
[sıfat]
Bucağı olmayan
- BULGURSU
-
-
[sıfat]
Bulguru andıran, bulgura benzeyen, bulgur gibi, bulgurumsu
-
[sıfat]
Bulguru andıran, bulgura benzeyen, bulgur gibi, bulgurumsu
- BUHURDAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buhurluk
- "Dağıtır gülleri boşlukta hava / Ve buhurdanda tüter amberler." (Arif Nihat Asya)
-
[isim]
Buhurluk
- BURGUSUZ
-
-
[sıfat]
Burgusu olmayan
-
Burgulanmamış olan
-
[sıfat]
Burgusu olmayan
- BUZÇÖZER
-
-
[isim]
Buzu çözen, donmayı önleyen alet
-
[isim]
Buzu çözen, donmayı önleyen alet
- BULAŞMAK
-
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- "Tabak bulaştı."
-
[-e]
İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
- "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Hastalık geçmek, sirayet etmek
- "Çocuğa suçiçeği bulaşmış."
-
[-e]
Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." (Lâtife Tekin)
-
[-e]
İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
- "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- BURUŞMAK
-
-
[nsz]
Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak
- "Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ağızda kekrelik duymak
-
Tiksinmek, hoşlanmamak
- "Gördüklerimden yalnız yüzüm değil, içim de buruşuyor." (Aka Gündüz)
-
[nsz]
Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak
- BUYURMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
- "Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." (Nurullah ataç)
- "Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek
- "Bir şey mi buyurdunuz?"
- "Çok doğru buyuruyorsunuz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-e]
Gelmek, gitmek, geçmek, girmek
- "Salona buyurmaz mısınız?" (Mithat Cemal Kuntay)
-
[-i]
Almak
- "Buyurunuz kahvenizi!" (Mehmet Emin Yurdakul)
-
[yardımcı fiil]
Etmek, eylemek
- "Size karşı derin hürmeti vardı, lütuf buyurur sorarsanız yalnızlığını hissetmez." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
- BUZLANIŞ
- ...
- BUNGALOV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hindistan'da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev
- "Onun hafıza ve hatırasında artık Seylan yaylasındaki kırmızı bungalov yok." (Refik Halit Karay)
-
Genellikle tahtadan yapılmış, tek katlı ev
-
[isim]
Hindistan'da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev
- BUĞZETME
-
-
[isim]
Buğzetmek durumu
-
[isim]
Buğzetmek durumu
- BUHURLUK
-
-
[isim]
İçinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap
-
[isim]
İçinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap
- BUZLAŞMA
-
-
[isim]
Buzlaşmak işi
-
[isim]
Buzlaşmak işi
- BULATMAK
-
-
[-i]
Bulaştırmak
- "Onların canı ciğeri taze fidanları kana bulatmak, yaşlı başlı insanlara yakışmaz." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bulaştırmak