Başında bu olan 7 harfli 70 kelime var. Bu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bu olan kelimeler listesine ya da sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BUKLELİ
-
-
[sıfat]
Kıvrım kıvrım olan (saç)
- "Dal gibi, kara bukleli, aydınlık alınlı ve yaramaz, delişmen..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kıvrım kıvrım olan (saç)
- BUNALMA
-
-
[isim]
Bunalmak işi
-
[isim]
Bunalmak işi
- BULGARİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Dört telli bağlama
-
[isim]
Dört telli bağlama
- BUUTSUZ
-
-
[sıfat]
Boyutu olmayan
-
[sıfat]
Boyutu olmayan
- BUTONLU
- ...
- BULUNUŞ
-
-
[isim]
Bulunma işi veya biçimi
-
[isim]
Bulunma işi veya biçimi
- BURUKÇA
-
-
[sıfat]
Tadı biraz buruk olan
-
[sıfat]
Tadı biraz buruk olan
- BUDANMA
-
-
[isim]
Budanmak işi
-
[isim]
Budanmak işi
- BUSELİK
-
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde on üç basit makamdan biri
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde on üç basit makamdan biri
- BUÇUKLU
-
-
[sıfat]
Kesirli
- "Buçuklu para."
-
[sıfat]
Kesirli
- BUKANAK
-
-
[isim]
Ayak
-
[isim]
Ayak
- BURJUVA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Şehirde yaşayıp özel imtiyazlardan yararlanan
- "Burjuva bir aileden doğmuş, bir fabrikatörle evlenmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Orta sınıftan olan, kent soylu
-
[sıfat]
Şehirde yaşayıp özel imtiyazlardan yararlanan
- BULATMA
-
-
[isim]
Bulatmak işi
-
[isim]
Bulatmak işi
- BUNCASI
- ...
- BUĞUEVİ
-
-
[isim]
Hastalık dolayısıyla mikroplu sayılan eşyanın sıcak buğu ile temizlendiği yer, tephirhane
-
[isim]
Hastalık dolayısıyla mikroplu sayılan eşyanın sıcak buğu ile temizlendiği yer, tephirhane
- BULANIK
-
-
[sıfat]
Bulanmış olan, duru olmayan
- "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bulutlu, kapalı (hava)
-
Açık seçik görünmeyen, net olmayan
- "Bulanık görüntü."
-
Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)
- "Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu." (Peyami Safa)
-
Niteliği tam anlaşılmayan
- "İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bulanmış olan, duru olmayan
- BURTLAK
-
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
- BULAŞLI
- ...
- BULUNAK
-
-
[isim]
Adres
-
[isim]
Adres
- BULANTI
-
-
[isim]
Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
- "Midesindeki bulantı geçmiş, kulakları artık uğuldamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?" (Aka Gündüz)
-
[isim]
Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum