Başında bo olan 6 harfli 63 kelime var. Bo ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bo olan kelimeler listesine ya da sonu bo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında bo bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BORÇKA
...
BORALI

  1. [sıfat] Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
    • "Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı." (Halide Edip Adıvar)

BOŞUNA

  1. [zarf] Boş yere, yararsız yere, gereksiz, beyhude, nafile, tevekkeli
    • "Kızı boşuna sinirlendirmişsin." (Memduh Şevket Esendal)

BOYLER

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo

BOSTAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Sebze bahçesi
    • "Babası küçük bostanda yere eğilmiş, salatalıkları koparıyor." (Peyami Safa)
  2. Kavun, karpuz tarlası
  3. Kavun ve karpuza verilen ortak ad

BORNOZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmış giyecek
    • "Ilık bir duş alarak bornozla odasına döndü." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kuzey Afrika'da Berberilerin giydikleri başlıklı, geniş, kısa kollu bir üstlük

BORDRO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir hesabın ayrıntılarını gösteren çizelge
    • "Maaş bordrosu. Kasa bordrosu."

BOYAMA

  1. [isim] Boyamak işi
  2. Renkli yazma veya mendil
  3. [sıfat] Rengi boya ile sonradan verilmiş olan
    • "Kara olan uzun bıyıkları, saçlarına pek uymuyor, boyama bıyığa benziyordu." (Osman Cemal Kaygılı)

BOYNUZ

  1. [isim] Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
    • "Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu." (Burhan Felek)
    • "Ah ayol, kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor diye ondan iğrenirler." (Ömer Seyfettin)
    • "Onlar da sana seksen zamparayla boynuz taktırdılar ya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. [sıfat] Bu organdan yapılmış
    • "Boynuz tarak."
  3. Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmış alet

BOMBOŞ

  1. [sıfat] Büsbütün, tamamen boş
    • "Güneşin doğacağı tarafa giden yol bomboştu." (Ömer Seyfettin)

BOGOTA
...
BOYKOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma
    • "Ben bu sarı kâğıtlardan o kadar bezmişimdir ki güzelim sarı rengi de ondan dolayı boykot ettim." (Burhan Felek)
  2. Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme

BODRUM

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
    • "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)

BOYALI

  1. [sıfat] Boya sürülmüş, boyanmış veya boyaya batırılmış
    • "Türk evlerinde köşeler ve tavanlar türlü renklerle boyalı oyma tahtalarla süslü idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yüzünü çok boyamış olan, makyajlı (kadın)
    • "Boyalı kadınlar rüyası bitsin." (Sait Faik Abasıyanık)

BOPLUK

  1. [sıfat] Bop tutarında olma
    • "On bopluk kıymeti yoktu." (Falih Rıfkı Atay)

BOYDAK

  1. [isim] Yükü olmayan yaya
  2. [sıfat] Bekâr, yalnız, serbest

BOŞAMA

  1. [isim] Boşamak işi

BOALAR

  1. [isim] Sürüngenler sınıfının, yılanlar takımının bir bölümü

BOZMAK

  1. [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
    • "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
  2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
    • "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Dokunmak, zarar vermek
    • "Bu yemek midemi bozdu."
  4. Geçersiz bir duruma getirmek
    • "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
    • "Bir milyon lira bozar mısın?"
  6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
    • "Düşman ordusunu bozmak."
  7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak
  8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    • "Bostanı bozduk."
  10. Kızlığına zarar vermek
  11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
    • "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." (Ömer Seyfettin)
  12. Bırakmak, dağıtmak
    • "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
    • "Adamcağızı fena bozdunuz."
  14. [-le] Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
    • "Adamcağız politika ile bozmuş."
  15. Kötü duruma getirmek

BOYACI

  1. [isim] Boya satan kimse
  2. Boyama işini, boyacılığı meslek edinen kimse
    • "Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Boya satılan dükkân
    • "Ben elimde bir gazete ile boyacıda oturuyordum." (Peyami Safa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü