Başında bo olan 6 harfli 63 kelime var. Bo ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bo olan kelimeler listesine ya da sonu bo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında bo bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BOĞMAK

  1. [-i] Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
    • "Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak
  3. Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek
  4. Renkler uygun düşmemek
    • "Koyu yeşil renk odayı boğdu. Bu renk seni boğmuş."
  5. Silik bir duruma getirmek, bastırmak
    • "Galiba bunları dinlememek, duymamak için konuşuyorum; seslerini boğmak, bastırmak için durmamacasına gevezelik ediyorum." (Refik Halit Karay)
  6. [-e] Tamamıyla kaplamak, sarmak
    • "Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu." (Mahmut Yesari)
  7. [-i] Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak
    • "Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu." (Orhan Kemal)
  8. [-i] Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak
    • "Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca, işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar." (Haldun Taner)
  9. Gelişmesine engel olmak
  10. [nsz] Bunaltmak
    • "Daha sıcak basmamıştı; güneş henüz yakmıyor, hava daha boğmuyordu." (Refik Halit Karay)

BOSTAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Sebze bahçesi
    • "Babası küçük bostanda yere eğilmiş, salatalıkları koparıyor." (Peyami Safa)
  2. Kavun, karpuz tarlası
  3. Kavun ve karpuza verilen ortak ad

BODRUM

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
    • "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)

BORULU

  1. [sıfat] Borusu olan

BOKSİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Korindon

BOZAYI

  1. [isim] Tehlikeli bir cins ayı

BOYSUZ

  1. [sıfat] Benzerleri arasında boyu kısa olan

BOYLER

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo

BOZKIR

  1. [isim] Kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız doğal alan, step

BONKÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] İyi yürekli
  2. Cömert
    • "Bonkör bir insan."

BONJUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [ünlem] Günaydın
  2. [isim] Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi
    • "Milas'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)

BORALI

  1. [sıfat] Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
    • "Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı." (Halide Edip Adıvar)

BOĞUNÇ

  1. [isim] Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
    • "Bize daima yakın tarihimizin kaygılar, boğunçlar uyandıracak siyasalarından birer portre çizmeyi amaçlamış gibidir." (Selim İleri)

BOGOTA
...
BOZRAK

  1. [sıfat] Rengi boza çalan

BOLLUK

  1. [isim] Bol olma durumu
    • "Eteğin belinde bir bolluk var."
  2. Parasal bakımdan rahatlık
    • "Hep eski bolluk zamanlarında yapılmış büyük vezir konaklarına rastlanırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Fazlalık
    • "Öteden beri dergileri kaplayan şiir bolluğundan ürkerim." (Necati Cumalı)
  4. Her şeyin bol olduğu yer

BOZMAK

  1. [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
    • "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
  2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
    • "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Dokunmak, zarar vermek
    • "Bu yemek midemi bozdu."
  4. Geçersiz bir duruma getirmek
    • "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
    • "Bir milyon lira bozar mısın?"
  6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
    • "Düşman ordusunu bozmak."
  7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak
  8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    • "Bostanı bozduk."
  10. Kızlığına zarar vermek
  11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
    • "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." (Ömer Seyfettin)
  12. Bırakmak, dağıtmak
    • "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
    • "Adamcağızı fena bozdunuz."
  14. [-le] Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
    • "Adamcağız politika ile bozmuş."
  15. Kötü duruma getirmek

BORANİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Pirinçli, yumurtalı, yoğurtlu ıspanak vb. sebze yemeği

BOMBOK

  1. [sıfat] Çok kötü, çok berbat

BOZOVA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü