Başında bo olan 6 harfli 63 kelime var. Bo ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bo olan kelimeler listesine ya da sonu bo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bo bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BOĞASI
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İnce bez, astar
-
[isim]
İnce bez, astar
- BORİNA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat
-
[isim]
Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat
- BORÇLU
-
-
[sıfat]
Borcu olan, borç almış olan, verecekli, medyun
- "Merhumu borçlu yatırmak istemezmişiz elbet." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu." (Haldun Taner)
- "Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Manevi bir yükümlülük altında bulunan
- "Hayatımı ona borçluyum doğrusu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmiş olan
- "Aslında, okumasını da ona borçludur." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Borcu olan, borç almış olan, verecekli, medyun
- BOMBOZ
-
-
[sıfat]
Çok boz
-
[sıfat]
Çok boz
- BODRUM
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
- "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
- BOĞUNÇ
-
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- "Bize daima yakın tarihimizin kaygılar, boğunçlar uyandıracak siyasalarından birer portre çizmeyi amaçlamış gibidir." (Selim İleri)
-
[isim]
Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
- BOMBAJ
- ...
- BORULU
-
-
[sıfat]
Borusu olan
-
[sıfat]
Borusu olan
- BORNOZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmış giyecek
- "Ilık bir duş alarak bornozla odasına döndü." (Halide Edip Adıvar)
-
Kuzey Afrika'da Berberilerin giydikleri başlıklı, geniş, kısa kollu bir üstlük
-
[isim]
Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmış giyecek
- BOZMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
- "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
-
Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
- "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Dokunmak, zarar vermek
- "Bu yemek midemi bozdu."
-
Geçersiz bir duruma getirmek
- "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." (Memduh Şevket Esendal)
-
Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
- "Bir milyon lira bozar mısın?"
-
Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
- "Düşman ordusunu bozmak."
-
Altını paraya çevirmek, bozdurmak
-
Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
-
Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
- "Bostanı bozduk."
-
Kızlığına zarar vermek
-
Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
- "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bırakmak, dağıtmak
- "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
- "Adamcağızı fena bozdunuz."
-
[-le]
Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
- "Adamcağız politika ile bozmuş."
-
Kötü duruma getirmek
-
[-i]
Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
- BOKTAN
-
-
[sıfat]
Temelsiz, derme çatma, yararsız
-
[sıfat]
Temelsiz, derme çatma, yararsız
- BOZRAK
-
-
[sıfat]
Rengi boza çalan
-
[sıfat]
Rengi boza çalan
- BOĞATA
-
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara
- BONJUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[ünlem]
Günaydın
-
[isim]
Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi
- "Milas'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Günaydın
- BOYDAK
-
-
[isim]
Yükü olmayan yaya
-
[sıfat]
Bekâr, yalnız, serbest
-
[isim]
Yükü olmayan yaya
- BOKSÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boks yapan kimse, yumruk oyuncusu
-
[isim]
Boks yapan kimse, yumruk oyuncusu
- BOĞADA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
-
Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi
- "Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
- BORAKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yoğunlaşmış borik asitten türeyen sodyum tuzu
-
[isim]
Yoğunlaşmış borik asitten türeyen sodyum tuzu
- BORALI
-
-
[sıfat]
Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
- "Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
- BOKSÇU
- ...