Başında bo olan 6 harfli 63 kelime var. Bo ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bo olan kelimeler listesine ya da sonu bo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında bo bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BOĞASI

Kelime Kökeni : İspanyolca

  1. [isim] İnce bez, astar

BORİNA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat

BORÇLU

  1. [sıfat] Borcu olan, borç almış olan, verecekli, medyun
    • "Merhumu borçlu yatırmak istemezmişiz elbet." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu." (Haldun Taner)
    • "Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Manevi bir yükümlülük altında bulunan
    • "Hayatımı ona borçluyum doğrusu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmiş olan
    • "Aslında, okumasını da ona borçludur." (Tarık Buğra)

BOMBOZ

  1. [sıfat] Çok boz

BODRUM

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
    • "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)

BOĞUNÇ

  1. [isim] Aşırı sıkıntı, üzüntü, kasvet, bunalım
    • "Bize daima yakın tarihimizin kaygılar, boğunçlar uyandıracak siyasalarından birer portre çizmeyi amaçlamış gibidir." (Selim İleri)

BOMBAJ
...
BORULU

  1. [sıfat] Borusu olan

BORNOZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmış giyecek
    • "Ilık bir duş alarak bornozla odasına döndü." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kuzey Afrika'da Berberilerin giydikleri başlıklı, geniş, kısa kollu bir üstlük

BOZMAK

  1. [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
    • "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
  2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
    • "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Dokunmak, zarar vermek
    • "Bu yemek midemi bozdu."
  4. Geçersiz bir duruma getirmek
    • "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
    • "Bir milyon lira bozar mısın?"
  6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
    • "Düşman ordusunu bozmak."
  7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak
  8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    • "Bostanı bozduk."
  10. Kızlığına zarar vermek
  11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
    • "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." (Ömer Seyfettin)
  12. Bırakmak, dağıtmak
    • "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
    • "Adamcağızı fena bozdunuz."
  14. [-le] Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
    • "Adamcağız politika ile bozmuş."
  15. Kötü duruma getirmek

BOKTAN

  1. [sıfat] Temelsiz, derme çatma, yararsız

BOZRAK

  1. [sıfat] Rengi boza çalan

BOĞATA

  1. [isim] Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara

BONJUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [ünlem] Günaydın
  2. [isim] Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi
    • "Milas'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)

BOYDAK

  1. [isim] Yükü olmayan yaya
  2. [sıfat] Bekâr, yalnız, serbest

BOKSÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boks yapan kimse, yumruk oyuncusu

BOĞADA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
  2. Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi
    • "Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BORAKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yoğunlaşmış borik asitten türeyen sodyum tuzu

BORALI

  1. [sıfat] Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
    • "Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı." (Halide Edip Adıvar)

BOKSÇU
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü