Başında bi olan 6 harfli 58 kelime var. Bi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bi olan kelimeler listesine ya da sonu bi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında bi bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİZZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Doğrudan doğruya kendisi
    • "Vaziyeti yukardan ve bizzat takip etmek lazım geldi." (Atatürk)

BİLMEK

  1. [nsz] Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
    • "Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır." (Haldun Taner)
    • "Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Her şeye peki, olur der fakat sonunda gene bildiğini yapardı." (Haldun Taner)
    • "Sütannenin sandık odası, bildim bileli akar." (Ömer Seyfettin)
  2. [-i] Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
    • "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz." (Burhan Felek)
  3. Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  4. Tanımak, hatırlamak
    • "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  5. Sanmak, varsaymak, farz etmek
    • "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir." (Refik Halit Karay)
  6. [-i] Sorumlu tutmak
    • "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."
  7. İnanmak
    • "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku." (Necati Cumalı)
  8. [-i] İşine gelmek, uygun bulmak
    • "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"
  9. -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
    • "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."
  10. [-i] Saymak
    • "Teşekkürü borç bilirim."

BİTMEK

  1. [nsz] Tükenmek
    • "Dün akşam param bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kırk yıl bana bitmez tükenmez çok uzun bir süre gibi görünürdü." (Necati Cumalı)
  2. Sona ermek
    • "Kıran kırana bir güreş bitmiş, Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmiştir." (Tarık Buğra)
  3. Çok yorulmak
  4. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak
  5. [-e] Çok sevmek, bayılmak, beğenmek
    • "Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim." (Haldun Taner)

BİRKAÇ

  1. [sıfat] Çok olmayan, az sayıda, az
    • "Sade birkaç, nöbetçi görünüyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)

BİZSİZ
...
BİRLİK

  1. [isim] Tek, bir olma durumu, vahdaniyet
    • "Tanrı'nın birliğine inanır."
    • "Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir arada olma durumu, vahdet
    • "Türk milletinin birliği."
  3. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet
    • "Dil birliği. Ülkü birliği."
  4. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek
    • "Mühendisler birliği. Öğretmenler birliği."
  5. [sıfat] Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen
    • "Birlik cezve."
  6. Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk
    • "Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı." (Necati Cumalı)
  7. Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması
  8. Bölünmezliği içeren yalın bütün
  9. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük

BİÇMEK

  1. [-i] Belli bir biçim vererek kesmek
    • "Tahta biçmek."
  2. Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek
  3. Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek
  4. Yaylım ateşiyle öldürmek
  5. Değer, paha, fiyat belirlemek

BİNİCİ

  1. [isim] Ata binen kimse

BİLEME

  1. [isim] Bilemek işi
    • "Gönül, daha birçoklarının bu enstitüde kabiliyetlerini bilemesini istiyor." (Haldun Taner)

BİLDİK

  1. Tanıdık (kimse veya şey)
    • "İstanbullu bir bildikte misafirim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine, bildik çıkmaklığım gerekti." (Refik Halit Karay)

BİYELİ

  1. [sıfat] Biye geçirilmiş, biyesi olan
    • "Yatağın üzerinde kol kapakları, cep ağızları lacivert biyeli, mavi ipek bir pijama duruyordu." (Halide Edip Adıvar)

BİSMİL
...
BİİLAÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] İlaçsız, çaresiz
  2. Umutsuz olarak
    • "Kim bilir saat kaçlara kadar aç ve biilaç duracağız." (Sermet Muhtar Alus)

BİLMİŞ

  1. [sıfat] Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan

BİZMUT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 83, atom ağırlığı 209, yoğunluğu 9,8 olan, 271,3 °C'de eriyen, kızılımsı beyaz renkli, kırılgan ve katı bir element (simgesi Bi)
  2. Bu elementten yapılan ve ilaç olarak kullanılan karışım
    • "Midesi ekşiyen birine bizmut, başı ağrıyan bir başkasına veronal verdim." (Reşat Nuri Güntekin)

BİFTEK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Izgara veya tavada pişirilen, genellikle dana eti dilimi

BİLSAT

  1. [isim] Bilgileşim

BİNBİR

  1. [sıfat] Pek çok, çok sayıda
    • "İlk vapurdan binbir yabancı çıkıyor." (Sait Faik Abasıyanık)

BİZANS
...
BİGUDİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü