Başında bi olan 6 harfli 58 kelime var. Bi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bi olan kelimeler listesine ya da sonu bi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bi bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİNLİK
-
-
[isim]
Bin birimden oluşan para
-
Yaklaşık olarak üç litrelik büyük şişe
-
[sıfat]
Bin tanesi bir arada olan
-
[isim]
Bin birimden oluşan para
- BİTLİS
- ...
- BİLMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
- "Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır." (Haldun Taner)
- "Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Her şeye peki, olur der fakat sonunda gene bildiğini yapardı." (Haldun Taner)
- "Sütannenin sandık odası, bildim bileli akar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
- "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz." (Burhan Felek)
-
Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
-
Tanımak, hatırlamak
- "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sanmak, varsaymak, farz etmek
- "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Sorumlu tutmak
- "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."
-
İnanmak
- "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku." (Necati Cumalı)
-
[-i]
İşine gelmek, uygun bulmak
- "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"
-
-a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
- "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."
-
[-i]
Saymak
- "Teşekkürü borç bilirim."
-
[nsz]
Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
- BİTNİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genel davranışları ve hırpani giysileri ile toplum hayatından kopma eğilimi gösteren ve toplum dışında bir yaşantısı olan genç
-
[isim]
Genel davranışları ve hırpani giysileri ile toplum hayatından kopma eğilimi gösteren ve toplum dışında bir yaşantısı olan genç
- BİÇMEK
-
-
[-i]
Belli bir biçim vererek kesmek
- "Tahta biçmek."
-
Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek
-
Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek
-
Yaylım ateşiyle öldürmek
-
Değer, paha, fiyat belirlemek
-
[-i]
Belli bir biçim vererek kesmek
- BİNAEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Dayanarak
-
-den dolayı, -den ötürü, -diği için
-
[zarf]
Dayanarak
- BİTKİN
-
-
[sıfat]
Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın
- "Kalbinden vurulmuş gibi kendini cansız, bitkin bir vaziyette koltuğa atmıştı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın
- BİLDİK
-
-
Tanıdık (kimse veya şey)
- "İstanbullu bir bildikte misafirim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine, bildik çıkmaklığım gerekti." (Refik Halit Karay)
-
Tanıdık (kimse veya şey)
- BİLYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Milyar
-
[isim]
Milyar
- BİLMİŞ
-
-
[sıfat]
Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan
-
[sıfat]
Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan
- BİİLAÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İlaçsız, çaresiz
-
Umutsuz olarak
- "Kim bilir saat kaçlara kadar aç ve biilaç duracağız." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
İlaçsız, çaresiz
- BİKİNİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi
-
[isim]
Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi
- BİNYIL
-
-
[isim]
Bin yılı içine alan zaman dilimi, milenyum
-
[isim]
Bin yılı içine alan zaman dilimi, milenyum
- BİRSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sanrı
-
[isim]
Sanrı
- BİZDEN
-
-
bizim tarafımızda olan (kimse)
- "Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz!" (Atatürk)
- "Şehir uşağıyız. Bize de mi lolo? Bu işin içinde bir karı dalaveresi olduğunu anladım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
bizim tarafımızda olan (kimse)
- BİLLUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı cisimlerin aldıkları geometrik biçim
- "Su buharı billur durumunda donunca kar olur."
-
Kesme cam, kristal
- "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış
- "Su sesi ve kanat şakırtısından / Billur bir avize Bursa'da zaman." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Koç yumurtası
-
[sıfat]
Duru, temiz ve akıcı
- "Onu görmek, billur sesini dinlemek, elinden bir şey içmek." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bazı cisimlerin aldıkları geometrik biçim
- BİRKAÇ
-
-
[sıfat]
Çok olmayan, az sayıda, az
- "Sade birkaç, nöbetçi görünüyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çok olmayan, az sayıda, az
- BİTEVİ
-
-
[zarf]
Tekdüze
-
[zarf]
Tekdüze
- BİFTEK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Izgara veya tavada pişirilen, genellikle dana eti dilimi
-
[isim]
Izgara veya tavada pişirilen, genellikle dana eti dilimi
- BİGUDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç
-
[isim]
Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç