Başında bas olan 5 harfli 15 kelime var. Bas ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bas olan kelimeler listesine ya da sonu bas ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bas bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAS
2 Harfli Kelimeler
AB, AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BASIN
-
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- "Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- BASEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
-
Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliği olan deniz dibi
-
[isim]
Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
- BASTI
-
-
[isim]
Kıyma ile pişirilmiş sebze
- "Kabak bastısı. Patlıcan bastısı."
-
[isim]
Kıyma ile pişirilmiş sebze
- BASKI
-
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- "Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bası sayısı
- "Bu gazetenin baskısı yüz bindir."
-
Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri
- "Sözlüğün yeni baskısı."
-
Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı
- "Etek baskısı."
-
Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
- "Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık." (Necati Cumalı)
-
Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres
-
Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu
-
Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- BASUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalın bağırsağın alt bölümünde ve anüste toplardamarların genişlemesiyle oluşan varis, hemoroit
-
[isim]
Kalın bağırsağın alt bölümünde ve anüste toplardamarların genişlemesiyle oluşan varis, hemoroit
- BASİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakterilerin çomak biçiminde ince uzun olan türü
-
[isim]
Bakterilerin çomak biçiminde ince uzun olan türü
- BASIŞ
-
-
[isim]
Basma işi
-
[isim]
Basma işi
- BASAK
-
-
[isim]
Merdiven
-
[isim]
Merdiven
- BASYA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Sapotgillerden, tohumlarından sabunculukta kullanılan bir yağ elde edilen, Asya'da yetişen bir ağaç (Basia)
-
[isim]
Sapotgillerden, tohumlarından sabunculukta kullanılan bir yağ elde edilen, Asya'da yetişen bir ağaç (Basia)
- BASIM
-
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
-
Bası işi, tab, tipografi
- "Kitabın basımına başlandı."
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
- BASIK
-
-
[sıfat]
Basılmış, yassılaşmış
- "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çok yüksek olmayan, alçak
- "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
-
Kısık
- "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Basılmış, yassılaşmış
- BASMA
-
-
[isim]
Basmak işi
-
Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua
-
İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun
-
Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş
- "O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma almamış idim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti." (Peyami Safa)
-
Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
-
[sıfat]
Basılmış, matbu
-
Gübre, tezek
-
[isim]
Basmak işi
- BASSO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
En kalın erkek sesi
- "Bir iri karga basso sesiyle avaz avaz öttü." (Haldun Taner)
-
En kalın sesli orkestra çalgısı
-
[isim]
En kalın erkek sesi
- BASİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı
- "Derin hislerden uzak, basit zevklere düşkün, bütün manasıyla alafranga bir adamdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kolay
- "En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi." (Haldun Taner)
-
Süssüz, gösterişsiz
- "Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı." (Aka Gündüz)
-
Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz
- "Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan
- "Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı
- BASAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göz
-
İleriyi görme, algılama yetisi
-
[isim]
Göz