Başında ba olan 6 harfli 143 kelime var. Ba ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ba olan kelimeler listesine ya da sonu ba ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ba bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AB
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAYATI
-
-
[isim]
Azeri ve Türkmen halk şiirinde mâni türü
-
[isim]
Azeri ve Türkmen halk şiirinde mâni türü
- BAĞRIŞ
-
-
[isim]
Bağırma işi veya biçimi
-
[isim]
Bağırma işi veya biçimi
- BALDIZ
-
-
[isim]
Erkeğe göre eşinin kız kardeşi
-
[isim]
Erkeğe göre eşinin kız kardeşi
- BADİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çöl
- "Bütün İslam diyarlarından, Afrika'nın badiyelerinde Müslümanlar hep bir Mehdi'yi beklerler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çöl
- BAKİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız, kızoğlan, kızoğlankız
- "Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız, kızoğlan, kızoğlankız
- BALAST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
-
Safra
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
- BATICI
- ...
- BAHŞİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapılan bir hizmete ödenen ücretten ayrı olarak fazladan verilen para
- "Paltosunu ve şapkasını giydikten sonra garsona para ve bahşiş verdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yapılan bir hizmete ödenen ücretten ayrı olarak fazladan verilen para
- BAKMAK
-
-
Bakışı bir şey üzerine çevirmek
- "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Bak, bu söylediğin doğru!"
- "Bak bak, neler olmuş da haberimiz yok!"
- "Kim olduğumu anlasın bakalım!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Aramak
- "Bak şu işe!"
- "Akşam oluyor, baksana hava karardı."
-
Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak
- "Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." (Orhan Veli Kanık)
- "Adamın aklına bak! Lafa bak! Kılığa bak!"
-
Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek
-
Beslemek, geçindirmek
- "Üç çocuklu bir aileye bakıyor."
-
Bir iş birinden beklenmek
- "Evin bütün işleri bana bakıyor."
-
Hastayı muayene etmek
-
Tedavi etmek için ilgilenmek
-
Yoklamak, incelemek, denemek
- "Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız?"
-
Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak
- "Pasaport işine polis bakar."
-
[nsz]
İlgilenmek
- "Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." (Erhan Bener)
-
Uğraşmak, meşgul olmak
- "Çocuğum, sen derslerine bak."
-
Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak
- "Bu iş beş bin liraya bakar."
-
Gözetmek, korumak
-
Renklerde benzemek, andırmak
- "Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor."
-
Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak
- "Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Anlamak, farkına varmak
- "Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." (Memduh Şevket Esendal)
-
Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak
- "Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak!"
-
[nsz]
Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek
- "Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." (Necati Cumalı)
-
Bakışı bir şey üzerine çevirmek
- BALYOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Frenk ve özellikle Venedik elçisi
- "Venedik balyosu."
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Frenk ve özellikle Venedik elçisi
- BARUDİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyu gri renk
- "Esmerliği peçesinin altından dahi hissedilmekte idi; bilmem ki barudi mi demeliyim." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Koyu gri renk
- BAYTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Veteriner
-
[isim]
Veteriner
- BAKICI
-
-
[isim]
Bakma işiyle görevlendirilen kimse
- "Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum." (Aka Gündüz)
-
Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse
-
Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık görevi yapan kimse
-
Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen kimse
- "Anlaşılıyor, alıcı değil, bakıcısın. Alıcı suratı yok sende pek." (Haldun Taner)
-
Kayırıcı
-
Yabancı ülkede bir aile yanında kalarak eğitimini sürdüren ve aynı zamanda o evin çocuklarına bakan kimse
-
Falcı
- "Bakıcılara, niyet kuyularına, Tezveren Dede'ye gitti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bakma işiyle görevlendirilen kimse
- BARAKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
- "Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
- BASKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
-
İki kolu sıra ile kalkıp inebilen, ortasından veya uçlarından birine az çok yakın değişmez bir noktaya dayanan kaldıraç
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
- BATTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
En ve boyca alışılmış olandan büyük
- "Barınılmaz hâle gelen bazı odalar battal edilmiş, yıkılma tehlikesi gösteren tahtaboşların kapısına kalaslar çivilenmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İşe yaramaz, kullanılmaz
- "Orada sahile çekilmiş bir battal balıkçı kayığı yan yatmış." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
En ve boyca alışılmış olandan büyük
- BADİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum
- "Nasıl oldu da deminki badireden sağ salim kurtulabildi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum
- BAŞÇIK
-
-
[isim]
Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık, haşefe
-
[isim]
Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık, haşefe
- BAŞTAN
-
-
[zarf]
Başından alarak, bir kez daha, yeniden
- "Konuyu baştan anlatayım."
- "Perihan adında bir bayan, bizim güveyi dans arasında ayartıp baştan çıkarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Başından alarak, bir kez daha, yeniden
- BARLAM
-
-
[isim]
İnce pullu, sırtı açık kahverengi, yanları ve karnı beyaz, ortalama 30-40 cm boyunda, Marmara ve Ege deniziyle Akdeniz'de bol bulunan bir balık türü (Merluccius merluccius)
-
[isim]
İnce pullu, sırtı açık kahverengi, yanları ve karnı beyaz, ortalama 30-40 cm boyunda, Marmara ve Ege deniziyle Akdeniz'de bol bulunan bir balık türü (Merluccius merluccius)