Başında b olan 8 harfli 717 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAŞMÜDÜR

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] En üst düzeydeki müdür

BÜKÜLGEN

  1. [sıfat] Kolay eğilip bükülen
  2. Bükünlü

BAKILMAK

  1. [nsz] Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
    • "Öyle dik dik bakılmaya, sert hareketlere tahammül edemiyorlardı." (Refik Halit Karay)

BUKAĞILI

  1. [sıfat] Ayağında bukağı bulunan
  2. Bilekleri beyaz olan (hayvan)

BUZULSUZ

  1. [sıfat] Buzulu olmayan

BAŞYAVER

  1. [isim] Yaverlerin başı olan kimse

BECERTME
...
BELMOPAN
...
BİLAHARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
    • "Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu." (Nahid Sırrı Örik)

BULUNMAK

  1. [nsz] Bulma işine konu olmak
    • "Yerde para bulundu."
    • "Nuri'ye gelince bulunmaz bir Hint kumaşı sayılmazdı o da." (Oktay Rifat)
  2. [-de] Herhangi bir durumda olmak
    • "Hayırlı bir işe yardımda bulunmuş oluyorsunuz." (Refik Halit Karay)
  3. [-de] Bir yerde olmak
    • "İçinde bulunduğumuz tarihte Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu." (Atatürk)

BAĞDAŞIK

  1. [sıfat] Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen

BAŞARTMA
...
BEŞCİHAR
...
BİLEYİCİ

  1. [isim] Kesici aletleri bilemeyi iş edinmiş olan kimse

BIRAKMAK

  1. [-i] Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
    • "Filan hekim dediler, geldi baktı, anlamadı / Bırak ki anlasalar var mı çare hiç, ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. [nsz] Koymak
    • "Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı." (Tarık Buğra)
  3. Bir işi başka bir zamana ertelemek
    • "Gezmeyi haftaya bıraktık."
  4. Unutmak
    • "Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?"
  5. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
  6. Saklamak, artırmak
    • "Paranın bir kısmını bırak!"
  7. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
    • "Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." (Falih Rıfkı Atay)
  8. [nsz] Engel olmamak
    • "Bırak, burasını benim defterimden okuyayım." (Ömer Seyfettin)
  9. Sarkıtmak
    • "Saçlarını omzuna bırakmış."
  10. [nsz] Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak
    • "Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu." (Cahit Uçuk)
  11. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
    • "Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı." (Halide Edip Adıvar)
  12. [nsz] Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
    • "Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim." (Refik Halit Karay)
  13. [nsz] Bıyık veya sakal uzatmak
  14. [nsz] Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
    • "Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?" (Refik Halit Karay)
  15. Boşamak
    • "Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler." (Ömer Seyfettin)
  16. Kötü bir durumda terk etmek
  17. Ayrılmak, terk etmek
    • "Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi." (Peyami Safa)
  18. Sınıf geçirmemek, döndürmek
    • "Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı."
  19. [-e] Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
    • "Başkalarına on ikiye veriyoruz ama, sana onar kuruştan bırakayım." (Memduh Şevket Esendal)
  20. [-i] Bakılmak, korunmak için vermek
    • "Eşyamı size bırakacağım."
  21. [nsz] Yanına almamak, yanında götürmemek
    • "Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim." (Atatürk)
  22. [-i] Sahiplik hakkını başkasına vermek
    • "Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış."
  23. [nsz] Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
  24. [nsz] Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
    • "İz bırakmak. Leke bırakmak."

BİRLEŞİM

  1. [isim] Birleşme işi
  2. Bir meclisin bir gün içindeki toplanmaları, inikat
  3. Döllenmek için erkekle dişi hayvanın bir araya gelmesi

BOĞULMAK

  1. [nsz] Boğma işine konu olmak
  2. Havasızlıktan ölmek
    • "Denize düşmeden boğulacağız diye haykırıyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
  3. Bunalmak
    • "Bu misalleri görüp de Boğaziçi tepelerinin apartman yığınları ile boğulduklarına yanmaz mısınız?" (Falih Rıfkı Atay)

BRİKETÇİ

  1. [isim] Briket yapan veya satan kimse

BEZENMEK

  1. [nsz] Bezeme işine konu olmak, süslenmek
    • "Yüzlerce sene vakıflarla bezenecek olan İstanbul'da fetihten sonra, millî mimar, yeni bir merhaleye girmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)

BİLİNMEK

  1. [nsz] Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek
    • "Bir haftadır civarda dolaştığı biliniyor, yakalanamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü