Başında aç olan 7 harfli 11 kelime var. Aç ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde aç olan kelimeler listesine ya da sonu aç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında aç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AÇINMAK
-
-
[nsz]
Gelişmek
-
İçindeki yetenekler uyanarak amacına varmak, gelişmek, inkişaf etmek
-
[nsz]
Gelişmek
- AÇMALIK
-
-
[isim]
Kiri çıkarmak veya eşyayı iyice temizlemek için kullanılan her türlü madde
-
[isim]
Kiri çıkarmak veya eşyayı iyice temizlemek için kullanılan her türlü madde
- AÇTIRIŞ
-
-
[isim]
Açtırma işi veya biçimi
-
[isim]
Açtırma işi veya biçimi
- AÇILMAK
-
-
[nsz]
Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak
- "Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz." (Anayasa)
-
Renk koyuluğunu yitirmek
- "Perdenin rengi açıldı."
-
Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak
- "Ateşi düşünce hasta açıldı."
-
[-e]
Deniz aracı kıyıdan uzaklaşmak
- "... Türk korsan gemileri, engin denizlere açılmışlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak
-
Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak
-
İşini gereğinden veya götürebileceğinden geniş tutmak
- "Fazla açıldığı için iflas etti."
-
Genişlemek, bollaşmak
- "Ayakkabısı açıldı."
-
Delinmek, yırtılmak
- "Pantolonun dizleri açıldı."
-
Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek
- "Belki hava açılıyor." (Refik Halit Karay)
-
Gereken güce ulaşmak
- "Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı."
-
[-e]
Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek
- "Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi." (Peyami Safa)
-
[-e]
Pencere, kapı, yol vb. geçit vermek
- "Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı." (Haldun Taner)
-
Yüzerken kıyıdan uzaklaşmak
- "Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Ayrıntıya girmek
-
[nsz]
Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak
- AÇIKTAN
-
-
[zarf]
Bir yerin uzağından
-
Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak
-
Emek ve para harcamadan
- "Üstelik açıktan yol harçlığı falan da veriyor bana." (Muammer İzgü)
-
[zarf]
Bir yerin uzağından
- AÇKISIZ
-
-
[sıfat]
Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, perdahsız
-
[sıfat]
Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, perdahsız
- AÇGÖZLÜ
-
-
[sıfat]
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, cam göz, tokgözlü karşıtı
- "Bir sürü dedikodudan çekindim, eksik olmasın muhtar pek açgözlü değilmiş." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, cam göz, tokgözlü karşıtı
- AÇIKLIK
-
-
[isim]
Açık olma durumu, aleniyet
-
Uzaklık, mesafe
-
Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer
-
Boş ve geniş yer
-
Bir yerin uzaklara kadar bakılabilecek ve bakanın içinde ferahlık doğuracak durumda olması
- "Kırlardaki açıklık insanı dinlendirir."
-
Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu
- "Demokrasi bir açıklık rejimidir."
-
Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh
- "Reşat Nuri'nin anlatımında açıklık vardır."
-
Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik
-
[isim]
Açık olma durumu, aleniyet
- AÇTIRMA
-
-
[isim]
Açtırmak işi
-
[isim]
Açtırmak işi
- AÇIKGÖZ
-
-
[sıfat]
Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse)
- "O aralık açıkgözün biri de ayağımdan çıkan potini almış, savuşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse)
- AÇILAMA
-
-
[isim]
Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması
-
[isim]
Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması