Ayak Değiştirmek
-
talim yürüyüşünde kısa bir adım atmak yolu ile adımlarını başkalarınınkine uydurmak
- "Kalabalıktan en hoşlanan insan vagona ayak attı mı derhâl bir inziva hastalığına tutulur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı." (Peyami Safa)
- "Amerikan astronotu aya ayak basacağı günkü gazetelerde odalar seçimi havadisleri vardı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
yeni bir uyak ile söyleyişi sürdürmek
- "Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu kazaklar ayağa düştü."
- "Kısmet ayağına geldi."
- "Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz diye öğüt verdi." (Haldun Taner)