Sonunda atmak olan 8 harfli 35 kelime var. ATMAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde atmak olan kelimeler listesine ya da başında atmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
ATMAK, KATMA, MAKAT, MAKTA, TAKMA
4 Harfli Kelimeler
AKMA, ATAK, ATMA, KAMA, TAAM, TAKA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, ATA, KAM, KAT, MAT, TAK, TAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AT, MA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKSATMAK
-
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- "Havanın bozulması ekim işini aksattı."
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- YALATMAK
-
-
[-i]
Yalama işini yaptırmak
-
[-i]
Yalama işini yaptırmak
- ANLATMAK
-
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- "Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." (Peyami Safa)
-
İnandırmak, ikna etmek
- "Derdinizi ona anlatmak kolay değil."
-
[nsz]
Söylemek, nakletmek
- "Sonra bir hikâye anlattı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- SIVATMAK
-
-
[-e]
Sıvama işini yaptırmak
-
[-e]
Sıvama işini yaptırmak
- OKŞATMAK
-
-
[-i]
Okşama işini yaptırmak
-
[-i]
Okşama işini yaptırmak
- KUŞATMAK
-
-
[-i]
Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek
- "Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." (Necati Cumalı)
-
Çevrelemek, çokça bulunmak
-
Kaplamak
- "Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı."
-
Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak
-
[-i]
Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek
- ALDATMAK
-
-
[-i]
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak
- "Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır." (Peyami Safa)
-
Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak
- "Üç defadır bu yezit beni aldatıyor." (Burhan Felek)
-
Birine verilen sözü tutmamak
- "Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi."
-
Yalan söylemek
-
Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek
- "Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek
-
Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek
-
Oyalamak, avutmak
-
[-i]
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak
- BUDATMAK
-
-
[-i]
Budama işini yaptırmak
-
[-i]
Budama işini yaptırmak
- OYNATMAK
-
-
[-i]
Oynamasını sağlamak
- "Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı." (Peyami Safa)
-
Kımıldamasına yol açmak
- "Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak
- "Ayı oynatmak."
-
[nsz]
Bir araç, gereç kullanmak
- "Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Aklını yitirmek
- "Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim." (Falih Rıfkı Atay)
-
Korkutmak, heyecanlandırmak
- "Yüreğimi oynattın."
-
Herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak
- "Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor."
-
[nsz]
Sahneye koymak
- "Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Oynamasını sağlamak
- SINATMAK
-
-
[-i]
Sınama işini yaptırmak
-
[-i]
Sınama işini yaptırmak
- YARATMAK
-
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- "Allah, mutlaka dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olacaktı!" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak
- "Bir cazibe yaratmak için ne yapmalı diye düşünüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak
- "Bu haber sinirli bir hava yarattı. Yangın büyük tehlike yarattı."
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- KOCATMAK
-
-
[-i]
Kocaltmak
-
[-i]
Kocaltmak
- BOYATMAK
-
-
[-i]
Boyama işini yaptırmak, boya sürdürmek
- "Kunduralarımı boyatmak istemiştim." (Burhan Felek)
-
[-i]
Boyama işini yaptırmak, boya sürdürmek
- BOŞATMAK
-
-
[-den]
Boşama işini yaptırmak
-
[-den]
Boşama işini yaptırmak
- ISLATMAK
-
-
[-i]
Islak duruma getirmek
-
Dayak atmak veya ağır hakarette bulunmak
- "Müfettiş, gazete sahibini iyice ıslattıktan sonra bastonunu, şapkasını aldı, küfrederek kapıdan çıktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Mutlu bir olayı yeme içme ile kutlamak
-
[-i]
Islak duruma getirmek
- ATLATMAK
-
-
[-i]
Atlama işini yaptırmak
-
Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak
-
Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak
- "Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık." (Tarık Buğra)
-
Başından savmak
- "Bu Kurul'u atlatıncaya kadar sesimi çıkarmayacağım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Savsaklamak
-
Aldatmak
- "Onları da ara sıra atlatanlar bulunur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Atlama işini yaptırmak
- YIKATMAK
-
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
- UĞRATMAK
-
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
- "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." (Burhan Felek)
-
[-den]
Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
- YAMATMAK
-
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
- AVLATMAK
-
-
[-i]
Avlanma işini yaptırmak
- "Valinin bunları avlatıp yemesi oralılara çirkin, biraz da iğrenç görünürdü." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Avlanma işini yaptırmak