Sonunda ara olan 6 harfli 28 kelime var. ARA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ara olan kelimeler listesine ya da başında ara olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARA
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- IZGARA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
-
Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir
-
Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril
- "Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bu araç üstünde pişmiş
- "Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara
- "Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
- PAPARA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ekmek, peynir ve et suyu veya süt ile yapılan bir tür yemek
- "Mebrure ... Nesrin'in paparasını yedikten sonra başını yere eğerek kuyruğunu sallayan büyük köpeği gördü." (Peyami Safa)
-
Azar
-
[isim]
Ekmek, peynir ve et suyu veya süt ile yapılan bir tür yemek
- ASMARA
- ...
- ZAĞARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakanın üzerine dikilen kürk
-
[isim]
Yakanın üzerine dikilen kürk
- MADARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kötü, sevimsiz
-
[sıfat]
Kötü, sevimsiz
- NUMARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam
- "Kitap sayfasının numarası."
- "Numara yapıyorum gibi bir şey gelmesin aklınıza." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ölçü
- "Ayakkabısının numarasını gizliyor."
-
Benzer şeyleri ayırt etmek için her birinin üzerine işaret olarak yazılan sayı
-
Öğrenciye verilen not
- "Ben ki coğrafya derslerinde daima tam numara almış bir zabitim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda öğrencileri birbirinden ayırt etmek için her birine verilen sayı
-
Eğlendirici oyunlardan her biri
- "Bu numaralar da olmasa yazlık bahçelerin tadı olmayacak." (Burhan Felek)
-
Hile, düzen, dalavere, yalan
- "İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu." (Murathan Mungan)
-
[isim]
Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam
- EVCARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
- SUPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
- SİGARA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- "İhtiyar diplomat sigara üstüne sigara yakıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Sigarasını, sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Kalın sigarasını sararken onun lafını kesti." (Ömer Seyfettin)
- "Birkaç tane bira çektikten sonra üzerlerine sigarayı tellendirdim mi değme keyfime artık." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- KANARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
- CİGARA
- ...
- ŞUBARA
- ...
- FUKARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- "Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Derviş
- "Bir Bektaşi fukarası."
-
Zavallı
- "Bu karışık ve çok fukara bir kumpanyaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- MASARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- "Adına masara denen ayakyolu gibi taş bir hücreye yatırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- KAMARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde oda
- "Annem kamaraya girdi, ben güverteye çıktım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
İngiltere yasama meclisi
-
[isim]
Gemilerde oda
- MAKARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
- "Dersin ciddiliğine bakmadan koyuverdik makaraları." (Atilla İlhan)
- "Yukarı katta ihtiyar imamla yatalak hasta karısının aşağıdan tamamıyla işitilen kavgalarına dair hikâyelerinin makarasını çözerdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Sürme kapak rayları üzerinde hareket edecek biçimde metal veya plastikten yapılmış değişik tiplerdeki sürme kapak aleti
-
Bir yükün yukarıya kaldırılmasını sağlayan araç
-
Ağır yüklerin kaldırılma ve indirilmesinde kullanılan, birbirine paralel iki veya daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden oluşmuş mekanik alet
-
[isim]
Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
- MAĞARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yamaca veya kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu, in
- "Şu karşıki dağda derin bir mağara vardır." (Aka Gündüz)
-
Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yer altı kovukları
-
[isim]
Bir yamaca veya kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu, in
- KABARA
-
-
[isim]
Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi
-
Süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi
-
Kumaş kaplı mobilyanın kenarındaki şeridin üzerine ara verilmeden çakılan süslü çivi
-
[isim]
Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi
- KASARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte
- "Baş kasarası, kıç kasarası."
-
[isim]
Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte
- ANKARA
- ...