Sonunda ar olan 5 harfli 128 kelime var. AR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ar olan kelimeler listesine ya da başında ar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DİDAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüz, çehre

TATAR

  1. [isim] Postayı süren kimse

AYSAR

  1. [sıfat] Ayın etkisiyle huyunun değiştiği sanılan (kimse)
  2. Değişken huylu, kararsız (kimse)

PAZAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer
    • "Perşembe pazarı. Salı pazarı."
  2. Belli bir şeyin satıldığı yer
    • "Balık pazarı."
  3. Alım satım, alışveriş
    • "Allah hayırlı pazar versin."
  4. Haftanın birinci günü, cumartesi ile pazartesi arasındaki gün
    • "Ertesi gün pazardı, öğleye kadar tembellik edersiniz." (Memduh Şevket Esendal)

KENAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
    • "O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." (Orhan Veli Kanık)
    • "Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri." (Halk türküsü)
    • "Hâlâ, elinde bir bohça yapmak istediği bez parçasının kenarını bastırıyordu."
  2. Bir şeyi çevreleyen çizgi
  3. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
    • "Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade."
  4. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
    • "Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Yan
  6. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
    • "Bir üçgenin kenarları."

BASAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göz
  2. İleriyi görme, algılama yetisi

HAZAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Barış

VAKAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ağırbaşlılık
    • "Hepsi temiz, hepsi yeni giyinmiş askerin vakarı, efendiliği üstlerinden akıyor." (Halide Edip Adıvar)

HUMAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçki veya uyku sersemliği

ŞİKAR
...
KİBAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)
    • "İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Seçkin, değerli
    • "Fazla bolluk da görmemiş bir ailenin kibar eşyaları sessiz bir şekilde âdeta hitap ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Zengin, soylu, köklü (kimse, aile)
    • "Telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti." (Haldun Taner)
  4. [isim] Büyükler, ulular

BİZAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş
    • "Kendinden bizar, dünyadan, insanlardan, her şeyden bizar, eve döndü." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ayyaşlığımdan, sersemliğimden, aksiliğimden bütün müşterilerim, arkadaşlarım bizar oldular." (Aka Gündüz)

SİGAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Puro

ŞAMAR

  1. [isim] Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş
    • "Çavuş onun omzuna kuvvetli bir şamar indirdi." (Reşat Enis)
    • "Sağ avcumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum." (Tomris Uyar)

ZARAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
    • "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bizden hiç kimseye zarar gelmez." (Ömer Seyfettin)
    • "Usulleri, kaideleri bozanların zarar görecekleri muhakkaktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Bu davaya zarar verecek ihtiyarları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır." (Falih Rıfkı Atay)

İHTAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Uyarma, dikkat çekme, uyarı
    • "Kocası bir hata ederse karısı ihtar etmez mi?" (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bir şeyi birine hatırlatma

AĞYAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Başkaları, yabancılar, eller
    • "O Eyüp sokakları ki üstlerinden ölü geçmiş, diri geçmiş, yâr geçmiş, ağyar geçmiş..." (Samiha Ayverdi)

CİHAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tavla oyununda dört sayısı

ASTAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
    • "Olmayacak nedenlerle yokuşa sürüyorlar adamı, işleri geciktiriyorlar ya da işin astarı yüzünden pahalıya geliyor." (Tahsin Yücel)
  2. Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat
    • "Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda." (Behçet Necatigil)
  3. Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb

HIZAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü