Sonunda ar olan 5 harfli 128 kelime var. AR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ar olan kelimeler listesine ya da başında ar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DUYAR
-
-
[sıfat]
Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
-
Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan
- "Duyar bölge."
-
[sıfat]
Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
- ILTAR
-
-
[isim]
Çoban köpeklerinin boğazına takılan çivili demir
-
[isim]
Çoban köpeklerinin boğazına takılan çivili demir
- CİDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duvar
-
Zar
-
[isim]
Duvar
- DOLAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
- HARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- "Yedi harar malı bir seferde kamyona yükledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- DİNAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bahreyn, Cezayir, Irak, Kuveyt, Libya, Tunus, Ürdün ve eski Yugoslavya'da kullanılan para birimi
-
Yaklaşık olarak altın liranın dörtte biri değerinde olan eski bir para
-
[isim]
Bahreyn, Cezayir, Irak, Kuveyt, Libya, Tunus, Ürdün ve eski Yugoslavya'da kullanılan para birimi
- ISRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- İNKAR
- ...
- HEZAR
- ...
- BİLAR
-
-
[isim]
Katranlı kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun
-
[isim]
Katranlı kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun
- AMBAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle tahıl saklanan yer
- "Asker ambarlarında buğday var." (Halide Edip Adıvar)
-
Yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer
-
Geminin yük koymaya ayrılmış yeri
- "Hakaretlerle bağırarak haşlıyor ve onlara ambarda ve güvertedeki yerlerini gösteriyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge
- "Buğday ambarımız Konya."
-
Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 cm olan küp ölçek
- "Şu dört yüz elli dört kuruş, iki ambar kum." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık
-
[isim]
Genellikle tahıl saklanan yer
- PINAR
-
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- "Paşaoluk Yaylası'nın her bucağından bir pınar kaynar." (Refik Halit Karay)
-
Bu suyun çıktığı yer, kaynak, memba
-
Çeşme
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- ÇOMAR
-
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
- RADAR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Radyo dalgalarının yankısını alarak cisimlerin yerini ve uzaklığını bulabilen, genellikle uçak ve gemilerde kullanılan cihaz
-
Trafik polisleri tarafından kullanılan, taşıtların hızını saptamaya yarayan aygıt
-
İçgüdü, seziş
- "... büyük yurt sevgisinin yüce boyutlarını analık radarı ile pek iyi sezebilmektedir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Radyo dalgalarının yankısını alarak cisimlerin yerini ve uzaklığını bulabilen, genellikle uçak ve gemilerde kullanılan cihaz
- RÖTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gecikme
- "Küçük bir rötarımız olduğu için Diyarbakır'a ancak saat bire doğru varıyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Gecikme
- ASTAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
- "Olmayacak nedenlerle yokuşa sürüyorlar adamı, işleri geciktiriyorlar ya da işin astarı yüzünden pahalıya geliyor." (Tahsin Yücel)
-
Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat
- "Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda." (Behçet Necatigil)
-
Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb
-
[isim]
Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
- DEPAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çıkış
- "Depar çizgisi."
- "Onu kaptırınca kıyıdaki öbür kayalara konmak için depara geçerler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çıkış
- EDVAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çağlar, devirler
- "Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Alaturka müzik kurallarını inceleyen eser
-
[isim]
Çağlar, devirler
- EFKAR
- ...
- KADAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[edat]
Ölçüsünde, derecesinde
- "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Büyüklüğünde, genişliğinde
- "Bacak kadar çocuk."
- "Avuç içi kadar yer."
-
Dek, değin
- "Saat ona kadar sokaklarda gezdi." (Peyami Safa)
-
Gibi
- "İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Denli
- "Bu merdivenleri, yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Süre belirten bir söz
- "Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Miktarda, derecede
- "İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz
- "Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[edat]
Ölçüsünde, derecesinde