Sonunda ar olan 5 harfli 128 kelime var. AR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ar olan kelimeler listesine ya da başında ar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ISRAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
    • "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu." (Çetin Altan)

İZHAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirtme, gösterme, açığa vurma
    • "Ayrılırken tekrar görüşmek arzusunu kuvvetle izhar ettiler." (Peyami Safa)

KADAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [edat] Ölçüsünde, derecesinde
    • "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Büyüklüğünde, genişliğinde
    • "Bacak kadar çocuk."
    • "Avuç içi kadar yer."
  3. Dek, değin
    • "Saat ona kadar sokaklarda gezdi." (Peyami Safa)
  4. Gibi
    • "İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Denli
    • "Bu merdivenleri, yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır." (Yusuf Ziya Ortaç)
  6. Süre belirten bir söz
    • "Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi." (Refik Halit Karay)
  7. [zarf] Miktarda, derecede
    • "İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor." (Halide Edip Adıvar)
  8. Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz
    • "Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu." (Falih Rıfkı Atay)

YAĞAR

  1. [isim] Yağmur
    • "Yüce dağların yağarı / Eridi kalmadı karı." (Halk türküsü)

DAVAR

  1. [isim] Koyun ve keçiye verilen ortak ad
    • "Davar güden, tarlaya bakan, odun kesmeye giden hep benim..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Koyun veya keçi sürüsü
    • "Çoban davarı yaymaya götürdü."

BİDAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Uyanık, uyumayan

MİMAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapıların planını yapıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse
    • "Binanın mimarını da bulsanız bu sualinize cevap vermez." (Halit Fahri Ozansoy)

RÖTAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gecikme
    • "Küçük bir rötarımız olduğu için Diyarbakır'a ancak saat bire doğru varıyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)

BALAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Pedavra

ÇOMAR

  1. [isim] İri köpek, çoban köpeği

ZAĞAR

  1. [isim] Bir cins çoban köpeği
    • "Azarlanmış bir zağar sümsüklüğüyle otelime kapandım." (Aka Gündüz)

FİRAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kaçma, kurtulma
    • "Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz." (Aka Gündüz)
  2. Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması
    • "Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra, kendim de pişman oldum." (Reşat Nuri Güntekin)

İHZAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hazırlama, hazır etme

İCBAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zorlama, zorunda bırakma

HAZAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Barış

AYYAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dolandırıcı, hilekâr

HEZAR
...
TUTAR

  1. [isim] Nicelik bakımından bir şeyin bütünü
  2. Para miktarı, meblağ

ZARAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
    • "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bizden hiç kimseye zarar gelmez." (Ömer Seyfettin)
    • "Usulleri, kaideleri bozanların zarar görecekleri muhakkaktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Bu davaya zarar verecek ihtiyarları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır." (Falih Rıfkı Atay)

BİZAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş
    • "Kendinden bizar, dünyadan, insanlardan, her şeyden bizar, eve döndü." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ayyaşlığımdan, sersemliğimden, aksiliğimden bütün müşterilerim, arkadaşlarım bizar oldular." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü