Sonunda ap olan 5 harfli 38 kelime var. AP ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ap olan kelimeler listesine ya da başında ap olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
PA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAVAP
- ...
- SEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül
- "Bunun günahı değil, olsa olsa sevabı vardır." (Haldun Taner)
- "Gülsüm'ün sevinci sade sevap kazanmak ümidinden doğmuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı tarafından ödüllendirileceğine inanılan davranış
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül
- ESBAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sebepler, nedenler
-
[isim]
Sebepler, nedenler
- ERBAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işten anlayan, bir işi iyi yapan kimse
- "Her işi erbabından sormalı."
-
[isim]
Bir işten anlayan, bir işi iyi yapan kimse
- MİKAP
- ...
- HİCAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Utanma, utanç, sıkılma
- "Ve Rabia'nın hicabından taze yanakları gene eski nadide bir şarap gibi lal rengini alıvermişti." (Halide Edip Adıvar)
- "Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye." (Dadaloğlu)
-
Perde
- "Sensin bize bizden yakın / Görünmezsin hicap nedir?" (Yunus Emre)
-
[isim]
Utanma, utanç, sıkılma
- NİSAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeter sayı
-
[isim]
Yeter sayı
- PİKAP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Küçük kamyon, kamyonet
- "Kamyonlar, pikaplar arka arkaya park etmiş duruyorlardı yan sokaklarda." (Çetin Altan)
-
Elektrikle veya pille çalışan, plak dinlemekte kullanılan araç
-
[isim]
Küçük kamyon, kamyonet
- CENAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz
- "Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz
- SUPAP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, açval
-
Bir devreye yerleştirildiğinde belirli şartlar altında, akımın yalnız bir yönde geçmesini sağlayan ve böylece dalgalı akımları doğrultmaya yarayan sistem
-
[isim]
Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, açval
- TÜRAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toprak, toz
-
[isim]
Toprak, toz
- MUSAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başına bir kötülük, felaket gelmiş olan
-
Hastalığa yakalanmış, tutulmuş, uğramış
- "Herkes, hastalığın cinsine göre, aşağı yukarı musap sayılır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Başına bir kötülük, felaket gelmiş olan
- ŞARAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey
-
[isim]
Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey
- GAZAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öfke, kızgınlık, hiddet
- "En önde Tevfik, en arkada cüce, birbirinin ayaklarına basarak Emine'nin gazabından sokağa fırladılar, karanlıkta birdenbire kayboldular." (Halide Edip Adıvar)
- "Sert kelimeler kullandı, köpürdü, gazaba geldi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Öfke, kızgınlık, hiddet
- DOLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." (Peyami Safa)
- "İleride işler yapmaya, dolaplar çevirmeye başlarsa kendi de bundan istifade edecekti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen
- "Kuyu dolabı."
-
Dönme dolap
-
İstanbul bedesteninde dükkân
- "Bedestende iki dolap tutuyor."
-
Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor
-
Düzen
- "Çevrilen dolabı sezdi."
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- ÇORAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- "Köşede bağdaş kurmuş, önce kunduralarını, sonra da çoraplarını çıkarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- ŞAHAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akan yıldız
-
[isim]
Akan yıldız
- KEBAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
- "Oradan ayrılınca hemen çarşıya koşar, sıcak bir ekmek alır, içini kebapla doldurur, anama götürürdüm." (Halide Edip Adıvar)
-
Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla hazırlanan her türlü yiyecek
- "Kestane kebabı. Patlıcan kebabı."
-
[sıfat]
Kavrulmuş, kızarmış
- "Kebap mısır."
-
[sıfat]
Yanmış, yanık
-
[isim]
Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
- GIYAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
- SERAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Atmosferde ışık ışınlarının kırılmasından doğan ve çöllerde kolaylıkla gözlemi yapılabilen optik yanılma, uzaktaki bir cisme bakarken sanki bir su yüzeyinden yansıyormuş gibi cisimle birlikte ters görüntünün oluşumu, ılgım, yalgın, pusarık
- "Birdenbire uzakta ... tatlı bir serap gördüm." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Atmosferde ışık ışınlarının kırılmasından doğan ve çöllerde kolaylıkla gözlemi yapılabilen optik yanılma, uzaktaki bir cisme bakarken sanki bir su yüzeyinden yansıyormuş gibi cisimle birlikte ters görüntünün oluşumu, ılgım, yalgın, pusarık