Başında anl olan 7 harfli 11 kelime var. Anl ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde anl olan kelimeler listesine ya da sonu anl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında anl bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAN, NAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AN, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANLATMA
-
-
[isim]
Anlatmak işi
-
[isim]
Anlatmak işi
- ANLAMCA
-
-
[zarf]
Anlam bakımından
-
[zarf]
Anlam bakımından
- ANLAMLI
-
-
[sıfat]
Anlamı olan, manalı
-
Bir şey demek isteyen, düşündürücü, manidar
-
[sıfat]
Anlamı olan, manalı
- ANLATIŞ
-
-
[isim]
Anlatma işi veya biçimi, takrir
-
[isim]
Anlatma işi veya biçimi, takrir
- ANLAKLI
-
-
[sıfat]
Zeki
-
[sıfat]
Zeki
- ANLAYIŞ
-
-
[isim]
Anlama işi veya biçimi, telakki
- "Ama doğrusu Hugo'yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı." (Nurullah ataç)
- "Lütfen anlayış gösterin."
-
Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi, zihniyet, mantalite
-
Anlama yeteneği, feraset, izan, zekâ
-
Hoş görme, hâlden anlama
-
Benzerlerinden ayıran özellik, konsept
-
[isim]
Anlama işi veya biçimi, telakki
- ANLATIM
-
-
[isim]
Anlatma işi
-
Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade
-
[isim]
Anlatma işi
- ANLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak
- "Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek
-
Sorup öğrenmek
- "Dışarıdaki gürültünün sebebini anlayıver."
-
Doğru ve yerinde bulmak
- "Hani bunu anladık ama!"
-
Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek
- "Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[-den]
Bir şey hakkında bilgisi bulunmak
- "Biz de onun kadar bu işten anlarız." (Haldun Taner)
-
[-den]
İyilik görmek, yararlanmak
- "Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım."
-
Sahip olmayı istemek, dileğinin yerine getirilmesini istemek
- "Yediğinden biz de anlayalım."
-
[-i]
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak
- ANLIKÇI
-
-
[isim]
Anlıkçılık yanlısı olan kimse
-
[isim]
Anlıkçılık yanlısı olan kimse
- ANLAŞIK
-
-
[isim]
Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri
-
[isim]
Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri
- ANLAŞMA
-
-
[isim]
Anlaşmak işi
- "İki komutan arasında o gün gizli bir anlaşma yapıldığı söylentisi çıkmıştı." (Haldun Taner)
-
Devletler arası siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge, uyuşma, itilaf, antant
- "Kültür anlaşması."
-
Sözleşme
-
[isim]
Anlaşmak işi