Sonunda an olan 6 harfli 199 kelime var. AN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da başında an olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FETTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
-
Gönül ayartıcı, cilveli
- "Bunun için değil mi ki senin kadın tanıdıklarının hepsi fettandırlar." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
- TAHRAN
- ...
- ATAMAN
-
-
[isim]
Rus Kazakların başbuğuna verilen unvan
-
[isim]
Rus Kazakların başbuğuna verilen unvan
- FONDAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçinde likör, tatlı veya hoş kokulu maddeler bulunan, ağızda kolayca eriyen bir tür şekerleme
- "Çilek, muz, menekşe kokulu fondanlar..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
İçinde likör, tatlı veya hoş kokulu maddeler bulunan, ağızda kolayca eriyen bir tür şekerleme
- ZAFRAN
-
-
[isim]
Safran
-
[isim]
Safran
- ARABAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
- AYIRAN
-
-
[sıfat]
Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan
-
[sıfat]
Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan
- LÜBNAN
- ...
- BUNDAN
-
-
bu nedenle
- "Bu ev geniştir."
- "Aradan otuz bu kadar yıl geçti."
- "Bu minval üzere uskumruyu bir hayli yumuşattıktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Cumhuriyetten bu yana."
-
bu nedenle
- ŞUNDAN
-
-
şu nedenle
- "Masanın üstünde şu mektubu buldu" (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle şunun şurasında ne var ki ağzımızın tadını kaçırıyorsunuz." (Osman Cemal Kaygılı)
-
şu nedenle
- KAYGAN
-
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak
- "Kaygan taş. Kaygan yol."
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak
- KURGAN
-
-
[isim]
İlk Çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
-
Tepe biçiminde mezar, höyük
-
[isim]
İlk Çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
- DÜKKAN
- ...
- SEGMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
- BAYKAN
- ...
- KATMAN
-
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
-
Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 cm'den az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka
-
Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- MEYDAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alan, saha
- "Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Bu hareket, daha ileride kim bilir ne boğuşmalara meydan açacaktır?" (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ona ağız açmaya meydan bırakmadım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu beladan kurtulabilmek için bir çare düşünmeye meydan kalmadan Ali, bir gece kasabaya girdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri
- "Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- "Askerlikte hasta olduğu meydana çıktı."
- "Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler ... dışında kişinin yaşama hakkına ... dokunulamaz." (Anayasa)
-
Bulunulan yer ve çevresi, ortalık
- "Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu." (Ömer Seyfettin)
- "Altınyaprak Şirketi bizim son ekmek kapımızdı, bundan sonra iş bulabileceğim şüpheli, kardeşlerim daha meydana çıkmış sayılmaz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Fırsat, imkân veya vakit
-
Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer
-
[isim]
Alan, saha
- ORADAN
-
-
[zarf]
Sözü edilen yerden
-
[zarf]
Sözü edilen yerden
- VİCDAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç
- "Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç
- GANYAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
At yarışlarında birinciliği kazanan (at)
-
[isim]
Bu at için alınan bilet
-
[sıfat]
At yarışlarında birinciliği kazanan (at)