Sonunda an olan 6 harfli 199 kelime var. AN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da başında an olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DESTAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope
- "Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir."
-
Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri
-
Çağdaş Türk edebiyatında biçim ve içerik yönünden, geleneksel destanlardan ayrılık gösteren uzun kahramanlık şiiri
- "Üç Şehitler Destanı. Çanakkale Destanı."
-
[isim]
Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope
- ŞİRYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Atardamar
-
[isim]
Atardamar
- KÜLHAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik
- "Evin bir ucunda bir fırın, öbür ucunda bir külhan vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik
- PROPAN
- ...
- KANKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
- KURGAN
-
-
[isim]
İlk Çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
-
Tepe biçiminde mezar, höyük
-
[isim]
İlk Çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
- SEKBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlılarda, sınır boylarında görev yapan bir asker sınıfı
-
Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir asker sınıfı
-
[isim]
Osmanlılarda, sınır boylarında görev yapan bir asker sınıfı
- DIŞTAN
-
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
- OTOMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür ipekli kumaş
-
Sedir biçiminde kanepe
-
[isim]
Bir tür ipekli kumaş
- PİŞMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim
- "Aceleciliğinden ötürü pişman oldu ama verdiği sözden geri dönmek huyu yoktu." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim
- HİCRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık
- "Bu hicran, dudaklarına ezelî bir nakarat yapıştırmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Ayrılığın neden olduğu onulmaz acı
- "Başıma da konuyor konuyor aman martı kuşları / Gözlerimden boşalır hicran yaşları." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık
- BAKLAN
-
-
[isim]
Anguda benzeyen kırmızı renkli bir çeşit yaban kazı (Otis tarda)
-
[isim]
Anguda benzeyen kırmızı renkli bir çeşit yaban kazı (Otis tarda)
- HAYRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
- "El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı." (Cahit Uçuk)
- "Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafızamıza, nüktelerimize onları hayran ederdik." (Ömer Seyfettin)
- "Birkaç defa görüşmüş, mimarideki fikirlerine, zevklerine, görüşlerine hayran olmuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
- DALYAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri
- "Gidip de gelmeyen kocaları, yetişmiş dalyan gibi evlatları..." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri
- YAYVAN
-
-
[sıfat]
Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş
- "İki katlı yayvan bir evdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş
- BURHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanıt
-
Belgit
-
[isim]
Kanıt
- LANTAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)
-
[isim]
Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)
- TIRPAN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Uzun bir sapın ucuna tutturulan, ot, ekin vb.ni biçmeye yarayan, hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak
- "Ot orağından dönen birkaç köylü, omuzlarında uzun tırpanlarıyla geçiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Güreşte devirmek amacıyla rakibin ayak bileklerine hızla ayak vurarak yapılan bir oyun
-
[isim]
Uzun bir sapın ucuna tutturulan, ot, ekin vb.ni biçmeye yarayan, hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak
- CEYLAN
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Çift parmaklılardan, boynuzlugiller familyasından, çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliği ile tanınan, ince bacaklı, zarif, memeli hayvan, ahu, gazal (Gazella dorcas)
-
[isim]
Çift parmaklılardan, boynuzlugiller familyasından, çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliği ile tanınan, ince bacaklı, zarif, memeli hayvan, ahu, gazal (Gazella dorcas)
- FERMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Buyruk, emir
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık
- "Bizde Tanzimat fermanı henüz okunmamıştır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Buyruk, emir