Sonunda an olan 5 harfli 159 kelime var. AN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da başında an olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇIBAN
-
-
[isim]
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi
-
[isim]
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi
- FALAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
-
[isim]
Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
- "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
- "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- AKRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, taydaş, öğür
- "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, taydaş, öğür
- MİZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Terazi
-
Tartı, ölçü aleti
-
Ölçü
-
Sağlama
-
Bir tüccarın, ticari durumunu, işinin genel sonucunu gösteren, belirli zamanlarda yaptığı hesap özeti
-
[isim]
Terazi
- ÇOBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- "Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede?" (Ziya Gökalp)
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır, manda sürülerini otlatan kimse
- HAVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
-
Havan topu
-
Tütün kıyma makinesi
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
- TÜVAN
- ...
- SAMAN
-
-
[isim]
Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları
- "Saman altından su yürüten, ürkek, kaypak görünüşlü insanoğlunu tanımışlığı var." (Yahya Kemal)
- "Saman gibi bir yaşamdı günlük yaşamım ama her şey dışarıdan bakılınca hiç de kötü değildi." (Erhan Bener)
-
[isim]
Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları
- BARAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yağmur
-
[isim]
Yağmur
- HİTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sünnet etme
-
[isim]
Sünnet etme
- PALAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer
-
[isim]
Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer
- KAZAN
-
-
[isim]
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
- "Koca bir kazan patates kaynattık." (Aka Gündüz)
- "İkide birde kazan deviren yeniçerilerin dışında askerlikte talim ve terbiye esaslarına göre Avrupai bir nizam ile askerliğimizin ihdası pek hayırlı olmuştu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım."
-
Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap
- "Kazan patladı."
-
[isim]
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
- YAYAN
-
-
[sıfat]
Yaya yürüyen
- "Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bilgisiz
- "Arkadaş bu konuda pek yayan görünüyor."
-
[zarf]
Yürüyerek, yaya
- "Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Yaya yürüyen
- TOZAN
-
-
[isim]
İncecik toz tanesi, zerre, molekül
-
Tozu çok olan yer
-
[isim]
İncecik toz tanesi, zerre, molekül
- DEKAN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
- AFGAN
- ...
- KAPAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak
- "Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar." (Refik Halit Karay)
- "İçindekiler kendilerini ayaklarıyla bir kapana kıstırmışlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Fikirlerindeki çelişmeyi belirtip adamı kıskıvrak bir kapana sıkıştırır." (Haldun Taner)
-
Düzen, hile
-
[isim]
Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak
- UÇMAN
-
-
[isim]
Pilot
-
[isim]
Pilot
- NİHAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Gizli
-
[sıfat]
Gizli
- GÜMAN
- ...