Sonunda an olan 5 harfli 159 kelime var. AN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da başında an olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOÇAN
-
-
[isim]
Marul, lahana vb. sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde
-
Mısırın tanelerini taşıyan, üzeri yaprakla sarılı, püsküllü meyvesi
-
Mısırın taneleri atıldıktan sonra kalan sert bölüm
-
Defter biçimindeki makbuz ve biletlerin zımbalı bölümü koparıldıktan sonra cilde bağlı kalan parçası
- "Makbuz koçanı."
-
Belge, izin belgesi
- "Kafa koçanı."
-
Tapu senedi
- "Cebinde de otuz dönümlük bir tütün koçanı vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Marul, lahana vb. sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde
- ALKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin
-
[isim]
Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin
- VİRAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- "İleriye baktı; harabe. Şu tarafa baktı. Viran bir kemer." (Aka Gündüz)
- "Yunus Emre'm bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- YAMAN
-
-
[sıfat]
Güç, etki veya beceri bakımından alışılmışın üzerinde olan (kimse)
- "Sen yaman bir inkılapçı olacaksın Yıldız." (Aka Gündüz)
-
Kötü, korkulan (kimse)
-
Alışılmadık, olağanın dışında
- "Köhne çatısı yaman bir gürültü ile birdenbire sarsıldı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
Güç, etki veya beceri bakımından alışılmışın üzerinde olan (kimse)
- SAVAN
-
-
[isim]
Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim
-
Yaygı, örtü
-
[isim]
Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim
- TUMAN
-
-
[isim]
Don, şalvar
-
[isim]
Don, şalvar
- TUFAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur
-
Şiddetli yağmur
-
Çok yoğun veya şiddetli şey
- "Bu heyecan tufanı içinde hiçbir muayyen şekli göremiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur
- ZİYAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zarar
- "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ah budala kız, gençliğinin kıymetini bilmiyorsun, güzelliğini ziyan ediyorsun." (Sermet Muhtar Alus)
- "Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
- "Biraz çabuk işe girişmiş olacağız ama ziyanı yok, diye düşündü." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Zarar
- BAKAN
-
-
[isim]
Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, nazır
- "O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, nazır
- KOZAN
- ...
- SAHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
-
Derinliği az olan kap
- "Büyük bir bakır sahan içinde tarhana çorbası vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
- SIÇAN
-
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- "Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı." (Talât Halman)
-
Küçük yaştaki hırsız
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- İHVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakın dostlar, arkadaşlar
-
Aynı okul veya tarikattan olan kimseler
-
[isim]
Yakın dostlar, arkadaşlar
- KEŞAN
- ...
- DEKAN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
- İMKAN
- ...
- İNTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mikroptan ileri gelen hastalık
- "Yaranın intan ile karışması sizi fazla zayıf düşürmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kokuşma, kötü kokma
-
[isim]
Mikroptan ileri gelen hastalık
- KEMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
- "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Yay
-
[isim]
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
- SOĞAN
-
-
[isim]
Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki (Allium cepa)
-
Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü
-
[isim]
Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki (Allium cepa)
- YAVAN
-
-
[sıfat]
Yağı az
- "Yavan yemek."
-
Katıksız
- "Birçok günler yavan ekmek bile bulamaz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Hoşa gitmeyen, tatsız
- "Hayatları gerçekten yavan ve dayanılmaz bir sıkıntıyla sonuçlanır." (Halide Edip Adıvar)
-
Görgüsüz, bilgisiz
-
[sıfat]
Yağı az