Sonunda an olan 5 harfli 159 kelime var. AN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da başında an olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAZAN
-
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
-
Kolay kandırılan, aldatılabilen kimse
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
- İHVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakın dostlar, arkadaşlar
-
Aynı okul veya tarikattan olan kimseler
-
[isim]
Yakın dostlar, arkadaşlar
- VOLAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
-
Kadın giysilerinin etek ucu, kol vb. yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs
-
[isim]
Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
- DEKAN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
-
[isim]
Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör
- YABAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- "Kendini pek yabana atma. Olabilir ki bu kadın sana tutulmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Issız yerde yaşayan veya yetişen canlı
- "Yaban keçisi. Yaban kedisi. Yaban sarımsağı."
-
[sıfat]
Issız
- "Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse
- "Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- ÇIKAN
-
-
[isim]
Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı
-
[isim]
Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı
- LİSAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dil (I)
- "Mektup uzun değildi, biraz da ticari bir lisanla yazılmıştı." (Peyami Safa)
- "Ağaç lisana gelerek..."
-
[isim]
Dil (I)
- AKSAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- "Sade, akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz." (Haldun Taner)
-
Vurgu
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- BARAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yağmur
-
[isim]
Yağmur
- HİTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sünnet etme
-
[isim]
Sünnet etme
- ŞAYAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uygun, yaraşır, değer, layık
- "Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Uygun, yaraşır, değer, layık
- URBAN
- ...
- YARAN
- ...
- KIZAN
-
-
[isim]
Erkek çocuk
-
Silahlı köy delikanlısı
- "Kızanlarla köyün eşiğinde ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik." (Halide Edip Adıvar)
-
Çoluk çocuk
-
[isim]
Erkek çocuk
- LİYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- "Önünüz liyanlarla sımsıkı örülmüştür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- İMKAN
- ...
- ÜNVAN
- ...
- YILAN
-
-
[isim]
Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen
- "Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan."
-
[sıfat]
Sinsi ve hain
- "Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen
- SAHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
-
Derinliği az olan kap
- "Büyük bir bakır sahan içinde tarhana çorbası vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
- TALAN
-
-
[isim]
Dağıtma
- "Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Dağıtma