Başında an olan 7 harfli 78 kelime var. An ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde an olan kelimeler listesine ya da sonu an ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında an bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANIKLIK
-
-
[isim]
Uyanıklık
-
[isim]
Uyanıklık
- ANLAYIŞ
-
-
[isim]
Anlama işi veya biçimi, telakki
- "Ama doğrusu Hugo'yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı." (Nurullah ataç)
- "Lütfen anlayış gösterin."
-
Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi, zihniyet, mantalite
-
Anlama yeteneği, feraset, izan, zekâ
-
Hoş görme, hâlden anlama
-
Benzerlerinden ayıran özellik, konsept
-
[isim]
Anlama işi veya biçimi, telakki
- ANTİTEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karşı sav
- "Bu, tam bir antitezdir, iddia ettiğiniz gibi sentez değildir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Karşı sav
- ANITSAL
-
-
[sıfat]
Anıt niteliğinde olan, anıta benzeyen, abidevi
-
Görkemli
-
[sıfat]
Anıt niteliğinde olan, anıta benzeyen, abidevi
- ANANEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geleneğe dayanan, geleneksel
-
[sıfat]
Geleneğe dayanan, geleneksel
- ANİMİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Canlıcılık
-
[isim]
Canlıcılık
- ANCAKLI
- ...
- ANTREPO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye
- "Avrupalılar, Boğaziçi'nin böyle depo ve antrepolarla örülmesinden şikâyet ediyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye
- ANLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak
- "Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek
-
Sorup öğrenmek
- "Dışarıdaki gürültünün sebebini anlayıver."
-
Doğru ve yerinde bulmak
- "Hani bunu anladık ama!"
-
Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek
- "Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[-den]
Bir şey hakkında bilgisi bulunmak
- "Biz de onun kadar bu işten anlarız." (Haldun Taner)
-
[-den]
İyilik görmek, yararlanmak
- "Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım."
-
Sahip olmayı istemek, dileğinin yerine getirilmesini istemek
- "Yediğinden biz de anlayalım."
-
[-i]
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak
- ANKİLOZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesi, eklem kaynaşması
-
[isim]
Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesi, eklem kaynaşması
- ANUDANE
- ...
- ANDIRMA
-
-
[isim]
Andırmak işi
-
[isim]
Andırmak işi
- ANEKDOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hikâyecik, fıkra
- "O, şimdi kulaktan kulağa aktarılan anekdotları, nefis ve veciz esprileri ile anılageliyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Hikâyecik, fıkra
- ANLAKLI
-
-
[sıfat]
Zeki
-
[sıfat]
Zeki
- ANANELİ
- ...
- ANTAKYA
- ...
- ANKETÇİ
-
-
[isim]
Anket yapan kimse, soruşturmacı, anketör
-
[isim]
Anket yapan kimse, soruşturmacı, anketör
- ANTEPLİ
- ...
- ANANECİ
-
-
[isim]
Ananeye bağlı olan kimse, gelenekçi
-
[isim]
Ananeye bağlı olan kimse, gelenekçi
- ANDORRA
- ...