Sonunda am olan 5 harfli 53 kelime var. AM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde am olan kelimeler listesine ya da başında am olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kavimler
-
[isim]
Kavimler
- HAHAM
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Yahudi din adamı
-
[isim]
Yahudi din adamı
- İLHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esin
- "Kendimden ilhamı kurumuş bir sanatçı olarak bahsetmiştim." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu rüyayı ilham eden belki de bu halkaların kokusu idi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı'nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler
-
[isim]
Esin
- NOTAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Havacılar ve pilotlar için yayımlanan bülten
-
[isim]
Havacılar ve pilotlar için yayımlanan bülten
- HARAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı
- "Uyku bana haram oldu."
-
Yasak
-
[sıfat]
Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı
- TUTAM
-
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- İKDAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gayretle çalışma, sürekli uğraşma
-
[isim]
Gayretle çalışma, sürekli uğraşma
- EYTAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetimler
-
[isim]
Yetimler
- SUSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum)
-
Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu
-
Süsen
-
[isim]
Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum)
- AKŞAM
-
-
[isim]
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri
-
Gece
- "Şimdi, gelelim dün akşam bahsi geçen yüzük hikâyesine..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Akşam ezanı
-
Akşam namazı
-
[isim]
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri
- İTMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bitirme, tamamlama
-
[isim]
Bitirme, tamamlama
- KURAM
-
-
[isim]
Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi
-
Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü
- "İnsanlar da görünen dünyanın bir parçası olarak bu kurama girerler." (Haldun Taner)
-
Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, nazariye, teori
- "Onun bir başka anlamı da bir düşüncenin, bir kuramın soyutça anlatılmasından doğar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi
- ORTAM
-
-
[isim]
Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü
- "Bu ağustos ayı, bir cinayet için hiç de uygun ortam değildi." (Haldun Taner)
- "Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır." (Anayasa)
-
Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü
- "Sanat ortamı. Çalışma ortamı."
-
Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat
-
[isim]
Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü
- CUDAM
-
-
[isim]
Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse
- "Adam değil, cudam!"
-
[isim]
Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse
- AKSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısımlar
-
[isim]
Kısımlar
- ÇIDAM
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Sabır
-
[isim]
Sabır
- İPHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
-
Kapalılık
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
- İKRAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- "Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyi armağan olarak verme, sunma
- "Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi." (Çetin Altan)
-
Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim
-
Sunulan şey
- "Konuklarına ikramları çoktu."
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- DOLAM
-
-
[isim]
Dolama işinin her defası
- "Bu sargı ancak üç dolam dolanabilir."
-
[sıfat]
Bir kez dolanacak miktarda olan
- "Beş dolam kuşak."
-
[isim]
Dolama işinin her defası
- SELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba
- "... pazara indiği zaman kendine verilen selamı bile almıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "... çok sevimli bir asker, selam çakar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ama birader, rahat mı edeceğiz bu bahçede, gelene geçene selam mı duracağız?" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yollarda sarı ve zayıf halk selama duruyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba