Allak Bullak Etmek
-
karmakarışık bir duruma getirmek, düzeni bozmak
- "Memleket zaten ayol, baksana allak bullak / Sen de hissinle yürürsen batarsın mutlak." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Nuran Tiyatrosu'nun kaderini allak bullak eden değişiklik de Sadi'nin gelişi idi." (Tarık Buğra)
- "Bütün insanların içleri dışına çevrilse dünya allak bullak olur." (Nezihe Araz)
-
bir yeri veya bir şeyi dağıtmak
- "Kötü haberi alınca kafası allak bullak oldu."
-
aklını, zihnini düşünemez duruma getirmek
- "Matematik düşüncesinin ileride bizim mantığımızı allak bullak edeceğine de inanırım." (Melih Cevdet Anday)