Sonunda al olan 5 harfli 94 kelime var. AL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde al olan kelimeler listesine ya da başında al olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız
- "Gizli düşmanların elinden memleketi kurtarmak muhal bulunuyordu." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız
- KEFAL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
- ABDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gezgin derviş
- "Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde." (Gevheri)
-
Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse
-
[isim]
Gezgin derviş
- İŞGAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- "Çuhahane bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul'un işgali sırasında İngilizler yaktılar." (Burhan Felek)
- "Ertesi gün Kanaltepe-Sivrihisar hattını işgal ettik." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir kimseyi işten alıkoyma, engelleme, oyalama
- "Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak, ısındırmak cehdidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uğraştırma
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- İNZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İndirme, indirilme
-
[isim]
İndirme, indirilme
- MAVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yalan, uydurma söz
- "Bu sürgünlük mavalı neyin nesi? Aslı astarı var mı? Ya varsa ne yaparım ben?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yalan, uydurma söz
- UYSAL
-
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- "Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
- MAHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre
- "Nihayet, güç bela bilet mahallini aşıp merdivenlere doğru boşandılar." (Haldun Taner)
- "Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yöre
- KEMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik
-
En yüksek değer
- "Tozu kaldı ise bir paket al, saçak tütün iç. Bunun kemali altmış para!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik
- ZONAL
- ...
- ÇUVAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
-
[sıfat]
Bu torbanın alabileceği miktarda olan
- "Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
- SEÇAL
-
-
[isim]
Kafeterya, lokanta, mağaza vb. yerlerde yemeği alma, parayı kasaya ödeme gibi bazı hizmetlerin alıcı tarafından yerine getirilmesi
-
[isim]
Kafeterya, lokanta, mağaza vb. yerlerde yemeği alma, parayı kasaya ödeme gibi bazı hizmetlerin alıcı tarafından yerine getirilmesi
- DİVAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
- HAYAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya
- "Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "... yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Dudaklarının kenarından hayal gibi beyaz bir dil geçti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belli belirsiz görülen şey, gölge
-
Görüntü
- "İnsanın aynadaki hayali."
-
İmge
-
Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimler ve bunlarla oynatılan oyun
- "Hayal yani Karagöz oynatan bir sanatkârmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya
- EŞKAL
- ...
- TOPAL
-
-
[sıfat]
Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)
- "Bu sabah, yolda bizim topal postacıya rast geldim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ayaklarından biri kısa olan (nesne)
- "Topal masa."
-
[sıfat]
Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)
- GAZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ceylan
-
[isim]
Ceylan
- İĞFAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
-
Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma
- "Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
- SAKAL
-
-
[isim]
Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü
- "Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti." (Falih Rıfkı Atay)
- "Yaşıtlarının hemen hepsi sakal koyuverdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Sakalına göre tarak vurdum. Oğlunun çok selamı var dedim. Tarla icarlarını toplar, kendi elleriyle verir dedim." (Orhan Kemal)
-
Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü
-
Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde
-
[isim]
Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü
- ADSAL
-
-
[sıfat]
Adla ilgili, ad niteliğinde olan
-
[sıfat]
Adla ilgili, ad niteliğinde olan