Sonunda al olan 5 harfli 94 kelime var. AL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde al olan kelimeler listesine ya da başında al olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AL, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MORAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, yürek gücü, maneviyat
    • "Morali bozuk bir insan."
    • "Savaşçı gruplarını moral bulmaları için bir haftalık tatile göndermeyi gerekli sayıyorlardı." (Refik Erduran)

İĞFAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
  2. Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma
    • "Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

İKBAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu
    • "Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Odalık
  3. İstek, arzu
    • "Çaya ikbal yok mu?"

METAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden
  2. Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı

MAHAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yöre
    • "Nihayet, güç bela bilet mahallini aşıp merdivenlere doğru boşandılar." (Haldun Taner)
    • "Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu." (Ömer Seyfettin)

HİLAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay
  2. Çocukların okuma öğrenmeye başladıklarında satır ve sözleri şaşırmamak için söz üzerinde gezdirdikleri ucu sivri, uzunca bir gösterme aracı

İDEAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ülkü
    • "Büyük ideal sahiplerinin ilk kudretleri ketum oluşlarıdır." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan
    • "Benim de kendime mahsus ideal hayallerim olur." (Sait Faik Abasıyanık)

ETFAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çocuklar

SAKAL

  1. [isim] Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü
    • "Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Yaşıtlarının hemen hepsi sakal koyuverdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak?" (Memduh Şevket Esendal)
    • "Sakalına göre tarak vurdum. Oğlunun çok selamı var dedim. Tarla icarlarını toplar, kendi elleriyle verir dedim." (Orhan Kemal)
  2. Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü
  3. Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde

İNZAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İndirme, indirilme

EMVAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mallar, para ile alınan şeyler

MİSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek
    • "Cumhuriyet tarihimizde bunun iki misali vardır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Benzer
    • "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında." (Cahit Sıtkı Tarancı)

KITAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vuruşma, birbirini öldürme
  2. Savaş

KEFAL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)

YANAL

  1. [sıfat] Yanda olan, yana düşen
  2. Alaca, iki renkli
    • "Yanal elma. Yanal keçi."

DİVAL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme

APTAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak
    • "Aptal bir gülüşle yüzüne bakıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Bu kadını zaman zaman aptal yerine koymam büyük aptallık galiba." (Refik Erduran)
  2. [ünlem] Küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü
    • "Aptal! Senin yerini açıkça söyledim ben." (Tarık Buğra)

ÇATAL

  1. [isim] İki veya daha çok kola ayrılan değnek
  2. Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
  3. Dallı olan şeylerin her kolu
  4. Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
    • "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı." (Peyami Safa)
  5. Dirgen
  6. Bir tür olta iğnesi
  7. [sıfat] Ucu kollara ayrılmış
    • "Çatal dal. Çatal yol."
  8. [sıfat] İki taraflı
    • "Çatal anahtar."
    • "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar." (Halk türküsü)
  9. [sıfat] İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
    • "Çatal söz."

TOPAL

  1. [sıfat] Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)
    • "Bu sabah, yolda bizim topal postacıya rast geldim." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Ayaklarından biri kısa olan (nesne)
    • "Topal masa."

VİSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevgiliye kavuşma
    • "Aşk derdinin çaresi visaldir." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü