Sonunda ah olan 5 harfli 30 kelime var. AH ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ah olan kelimeler listesine ya da başında ah olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜBAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan
- "Kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun?" (Peyami Safa)
-
Yapılmasında sakınca görülmeyen
-
[sıfat]
Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan
- İFLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü, güç bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme, onma
- "Senin iflah olacağın yok."
- "Dal çürük çıktı mı otuz metreden düşen iflah olmuyor artık." (Haldun Taner)
- "Benim dört çeşit insan karşısında iflahım kesilir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kötü, güç bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme, onma
- EYVAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
- "Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!" (Abdülhak Hamit Tarhan)
-
[ünlem]
Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
- İKRAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- İŞTAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yemek yeme isteği
- "Derken, yavaş yavaş benim de iştahım kabarmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Cinsel istek veya arzu
-
[isim]
Yemek yeme isteği
- REFAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- "Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- SEGAH
- ...
- NİKAH
- ...
- ESSAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğru, gerçek
-
[sıfat]
Doğru, gerçek
- MATAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan, mal, eşya vb. için küçümseme yollu bir söz
- "Kadının çantası da matah bir şey değil zaten." (Çetin Altan)
-
[isim]
İnsan, mal, eşya vb. için küçümseme yollu bir söz
- CENAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuş kanadı
-
Kol, pazı
-
Yan, taraf
-
Kanat
- "Ben takımımla beraber taburun sağ cenahını himaye için tepelere çıktım." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kuş kanadı
- GÜNAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
- "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
- "Seni göreyim söyleyeyim dedim de günah benden gitsin!" (Necati Cumalı)
- "Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım." (Peyami Safa)
- "Bu mala bu kadar para vermek günah olur."
-
Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık
- "Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır."
-
Sorumluluk, vebal
- "Ben söyleyeyim de günah benden gitsin."
-
Kabahat, hafif suç
- "Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
- FELAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurtuluş, selamet, onma
- "Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felah." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Kadın delifişeğin biri ise yine felah bulamazsın." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kurtuluş, selamet, onma
- SABAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sabahleyin
- "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu koskoca şehirde açlıktan ölecek değilim ya? Sabah ola hayrola. Bir çaresini bulurum elbet." (Orhan Hançerlioğlu)
- "Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sabah ezanı
-
Sabah namazı
- "Sabahı kıldım."
-
[zarf]
Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman
- "Bütün ev işlerini sabah bitirdim."
-
[isim]
Sabahleyin
- İLKAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dölleme
-
Döllenme
-
Aşılama
-
[isim]
Dölleme
- SEMAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
- FERAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bol, geniş
- "Ferah bir ev."
-
Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer)
- "Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bol, geniş
- MİZAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gülmece
- "İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Gülmece
- SİYAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kara (II), beyaz karşıtı
- "İri siyah gözlerini kalın kaşlarıyla beraber kaldırdı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Siyah ekmek."
-
Baskıda başka harflerden daha kalın görünen harf türü
-
[isim]
Kara (II), beyaz karşıtı
- YEGAH
- ...