Sonunda af olan 5 harfli 28 kelime var. AF ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde af olan kelimeler listesine ya da başında af olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AF, FA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
- AHLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halefler, eslaf karşıtı
-
[isim]
Halefler, eslaf karşıtı
- HİLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aykırı, karşıt, ters
- "Sen hilaf yok diyorsun yani; maktulün pansiyonuna gelen kız gazinodaki garsonun bahsettiği kız, eşkâl uyuyor." (Atilla İlhan)
-
Yalan
- "Hiç hilafım yok."
-
[isim]
Aykırı, karşıt, ters
- ZİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerdeğe girme, gerdek
- "Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Gerdeğe girme, gerdek
- İTHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
- İSRAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk
- "... israf ve sefahat içinde yaşamaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk
- AGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kopça
-
[isim]
Kopça
- EŞRAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerin zenginleri, sözü geçenler, ileri gelenler
- "Öte taraftan da ileri fikirlerim kasaba eşrafını kuşkulandırmaya başlamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir yerin zenginleri, sözü geçenler, ileri gelenler
- ESLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
- İTLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öldürme, yok etme, telef etme
- "Bu, beni kalbimin en derininden yaralayan ... bir itlaf hançeri oldu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Öldürme, yok etme, telef etme
- TAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- "Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyin çevresini dolaşma
-
Kutsal bir yeri ziyaret etme
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- PARAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yalnız adın veya ad ve soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza
-
[isim]
Yalnız adın veya ad ve soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza
- EVSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
- KARAF
- ...
- ESNAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- "Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse
-
Kötü yola sapmış olan kadın
- "Esnaftan bir kadın."
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- KİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
- EVKAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vakıflar
-
Vakıf mallarını yöneten kuruluş
-
[isim]
Vakıflar
- TUHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acayip
- "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
- "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şaşılacak, garip
-
Güldürücü
- "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Gülünç
- "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
-
Anlaşılmaz
- "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
- "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)
-
[sıfat]
Acayip
- ETRAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yanlar, taraflar
- "Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler." (Peyami Safa)
- "Vaktiyle etrafı boş bulduğu için mistik sıfatını takınmak istemişti." (Asaf Halet Çelebi)
- "Ön arabanın karşısına geçerler, bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığa vurarak etrafını alırlar." (Refik Halit Karay)
-
Çevre, dolay
- "Meçhul kadın korka korka etrafına bakındı." (Aka Gündüz)
-
Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit
- "Ama derdini etrafına anlatamıyordu işte." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Yanlar, taraflar
- KAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf