Sonunda af olan 5 harfli 28 kelime var. AF ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde af olan kelimeler listesine ya da başında af olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AF, FA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HOŞAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bütün veya dilimler hâlindeki kuru meyvenin şekerli suyla kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
-
[isim]
Bütün veya dilimler hâlindeki kuru meyvenin şekerli suyla kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
- KİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
- ESLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
- TUHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acayip
- "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
- "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şaşılacak, garip
-
Güldürücü
- "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Gülünç
- "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
-
Anlaşılmaz
- "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
- "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)
-
[sıfat]
Acayip
- AGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kopça
-
[isim]
Kopça
- KARAF
- ...
- YULAF
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Buğdaygillerden, en çok hayvan yemi olarak yetiştirilen otsu bitki (Avena sativa)
-
Bu bitkinin tanesi
-
[isim]
Buğdaygillerden, en çok hayvan yemi olarak yetiştirilen otsu bitki (Avena sativa)
- İSRAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk
- "... israf ve sefahat içinde yaşamaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk
- ESNAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- "Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse
-
Kötü yola sapmış olan kadın
- "Esnaftan bir kadın."
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- EVKAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vakıflar
-
Vakıf mallarını yöneten kuruluş
-
[isim]
Vakıflar
- ZİHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
- TAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- "Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyin çevresini dolaşma
-
Kutsal bir yeri ziyaret etme
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- SAHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
- İTHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
-
[isim]
Birinin adına sunma, armağan etme
- TARAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
- "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat..." (Refik Halit Karay)
- "Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik." (Orhan Veli Kanık)
- "Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir." (Şevket Rado)
-
Yön, yan, doğrultu
- "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yöre, yer
- "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." (Haldun Taner)
-
İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
- "Karşı tarafın adamları."
-
Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
- "Baba tarafı zengin."
-
Bir şeyin belli bölümü, kısmı
- "Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı."
-
[isim]
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
- EVSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
- KAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
- İNSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet
- "Sende insaf yok mu, adamcağız bu borcu birden verirse işi bozulmaz mı?"
-
[ünlem]
"Acı, düşün" anlamlarında bir seslenme sözü
- "İnsaf! Oraya yarım saatte gidilir mi?"
-
[isim]
Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet
- MUTAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası vb. dokuyan kimse
-
Keçi kılından dokunmuş veya örülmüş çul, çuval, yem torbası vb. şey
-
[isim]
Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası vb. dokuyan kimse
- İTLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öldürme, yok etme, telef etme
- "Bu, beni kalbimin en derininden yaralayan ... bir itlaf hançeri oldu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Öldürme, yok etme, telef etme