Başında ad olan 4 harfli 14 kelime var. Ad ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ad olan kelimeler listesine ya da sonu ad ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ad bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ADAŞ

  1. [isim] Adları aynı olanlardan her biri
    • "Adaşının, neyin nesi olduğunu hiç bilmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ADIL

  1. [isim] Zamir

ADİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adaletli

ADLİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Adaletle ilgili
    • "Hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar." (Anayasa)

ADCI

  1. [isim] Adcılık öğretisine bağlı kimse

ADEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yokluk
    • "Ne civarda bir köy var ne bir evin hayali / Sonun ademdir diyor insana yolun hâli." (Faruk Nafiz Çamlıbel)

ADIM

  1. [isim] Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri
    • "Kâmil Bey merdivene doğru adım attı."
    • "Faik Bey artık konağa adımını atmıyor, artık ne Servet Bey'e hatta ne de Cemal'e görünüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı." (Peyami Safa)
  2. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 cm olan mesafe
  3. Girişim, hamle
  4. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol
  5. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
  6. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi
  7. İki dişli arasındaki aralık
    • "Bir vida adımı."

ADET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sayı
  2. Tane
    • "Toplananların adedi dokuz on bini geçince bir silah patlatılacaktı." (Ömer Seyfettin)

ADAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Töre
  2. Yol yordam, yol yöntem
    • "Edebiyatın da kendine mahsus adabı var." (Orhan Veli Kanık)

ADLI

  1. [sıfat] Adı olan
    • "Bence Ahmet Hamdi'nin en büyük şaheseri 'Beş Şehir' adlı ölmez yapıtıdır." (Haldun Taner)
  2. Ünlü

ADAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan
    • "Adam hesabına koyup bir hatır sormaz, bir çift lakırtı etmezler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Anasını durmadan nefes aldırmadan azarlıyor, babasını adam yerine koymuyor, ağzını açarken susturuyordu." (Refik Halit Karay)
    • "İşimiz adamına düştü de kolayca yapıldı."
  2. Erkek kişi, kadın karşıtı
    • "İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Şimdiki belediye başkanı sayesinde şehir adama benzedi."
  3. Birinin yanında ve işinde bulunan kimse
    • "Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar." (Kemal Tahir)
  4. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse
    • "Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı." (Cemil Meriç)
  5. Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı
    • "O benim adamımdır, hiçbir ricamı geri çevirmez."
  6. Görevli kimse
    • "Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse." (Refik Halit Karay)
  7. İyi huylu, güvenilir kimse
    • "Amcam, güngörmüş bir adamdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. Bir alanda derin bilgisi olan kimse
    • "Bir sanatçının, bilim adamının düşünmek için bol zamana ihtiyacı vardır." (Haldun Taner)
  9. Bir alanı benimseyen kimse
  10. [ünlem] Bir şeyin önemsenmediği anlatılmak istendiğinde kullanılan söz
    • "Adam, vazgeç!"
  11. Eş, koca

ADAK

  1. [isim] Adama işi, nezir
    • "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Adanılan şey, nezir
    • "Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ADAT
...
ADAY

  1. [isim] Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
    • "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu." (Mahmut Yesari)
    • "Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler." (Anayasa)
    • "Geçen seçim bu dört kardeşin dördü de ayrı partiden aday oldular." (Haldun Taner)
  2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet
    • "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir." (Anayasa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü