Sonunda a olan 4 harfli 407 kelime var. A harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da başında a harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FOÇA
...
MODA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
  2. Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
    • "Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
    • "Bu işin modası geçti, onu vaktiyle yapmak gerekti."
  3. [sıfat] Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
    • "Moda şapka."

YASA

  1. [isim] Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural
    • "Doğa yasaları."
  2. Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun
    • "Ceza yasası."
  3. Bilimde çok sayıda deney ve gözlemden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum
    • "Yer çekimi yasası. Mendel yasaları."
  4. Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması toplum içinde yaşamanın bir mecburiyeti olan alışkıların bütünü
    • "Ahlak yasası."
  5. Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel
    • "Düşünme yasaları."

KAZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Can veya mal kaybına, zararına neden olan kötü olay
    • "Tren kazası."
    • "Yalnız ortada tef çalan, bunların arasına kaza ile düşmüş gibi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu yaşa geldim, Allaha bin şükür, namazımı kazaya bırakmadım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Osman, kazaya kalan namazını daha ziyade geciktirmeden korkarak ayağa kalktı." (Refik Halit Karay)
  2. İlçe, kaymakamlık
    • "Kazada mektepli dişçi olmadığı için onu vilayete götürdüm." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan yerine getirme
  4. Yargı
  5. Kadılık görevi

LAZA

  1. [isim] Bal koymaya yarayan küçük tekne

RİGA
...
SIRA

  1. [isim] Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
    • "Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Söz arasında, bir sırası düşünce Salim Bey feminist'i ondan da sordu." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bu biçimdeki topluluğun durumu
    • "Sırayı bozmayın."
    • "Hani bazen sırası geliyor da maziye merbutiyet, filan diyoruz." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
    • "Boy sırası. Yaş sırası."
  4. Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
    • "Bu sırada, elinde paketiyle gelen Mustafa Efendi yaklaştı." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Tahtadan oturak
    • "Oturacak yerler tahta sıralardan olur." (Salâh Birsel)
  6. Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılmış olan mobilya
  7. Düzen
    • "Sıraya girmek. Sıraya dizilmek."
  8. Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve "ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde" anlamlarında kullanılan bir söz
    • "Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek."

VANA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya veya serbest bırakmaya yarayan alet, valf

ARDA

  1. [isim] İşaret olarak yere dikilen çubuk
  2. Maden üzerine kazıma yapmak ve çıkrıkta çevrilen şeyleri yontmak için kullanılan çelik kalem
  3. Ardıl

PAŞA

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
    • "Talat Paşa. Ziya Paşa."
  2. Cumhuriyet döneminde general
  3. [sıfat] Uslu, ağırbaşlı
    • "O ne paşa çocuk."

ÇAPA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Tarlalarda toprağı işlemek için kullanılan ağaç veya demir saplı kazı aracı
    • "İleride iki büklüm eğilmiş, elindeki çapayla tarhlarda çalışan bahçıvan, otomobilin gelişini görünce ağır ağır doğruldu." (Halide Edip Adıvar)
  2. Çapalama işi

DEVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İlaç, çare
    • "Deva bulmaz bir can kaygısına düşer." (Falih Rıfkı Atay)

HATA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yanlış
    • "O kitap hatalarla dolu. Böyle bir hüküm vermek hatadır."
    • "Bu soruya evet cevabını vermekle bir hataya düşmüş sayılmayız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı
    • "Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım." (Burhan Felek)
  3. Suç, günah, kusur

PUPA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Geminin arkası, kıç
    • "Öyle bir denizci ki rüzgârı pupasından aldı mı deniz atı gibi gidiyor düşmanın üzerine." (Zeyyat Selimoğlu)

BUCA
...
SABA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam

DOĞA

  1. [isim] İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat
    • "Deniz de pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu." (Haldun Taner)
  2. Bir kimsenin eğilimlerinin, içgüdülerinin hepsi, huy
  3. İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal güzelliklerini koruyan çevre
  4. Evrende meydana gelen olayları denetiminde, egemenliğinde tuttuğuna inanılan soyut güç

ROBA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça

KULA

  1. [isim] Gövdesi sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
  2. [sıfat] Bu renkte olan (at)
    • "Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

YOMA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Sabit manevralarda ve gemileri bağlamada kullanılan, üç veya dört kollu halat
  2. Birçok ipin örülmesiyle oluşturulan, balıkçılıkta kullanılan halat

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü