Sonunda a olan 4 harfli 407 kelime var. A harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da başında a harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ECZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde
-
Çeşitli amaçlarla kullanılan kimyasal madde
- "Burada musluklar, mermer teşrih masaları, antiseptik eczalar yok!" (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde
- MERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Otlak
- "Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Otlak
- YAŞA
-
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa!" (Tevfik Fikret)
-
[ünlem]
Hoşnutluk, sevinç vb. duyguları anlatmak için söylenen bir söz, yaşasın
- DİYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Slayt
-
[isim]
Slayt
- KÜBA
- ...
- KUMA
-
-
[isim]
Aynı erkekle evli olan kadınların birbirine göre adı, ortak
- "Bir sene onunla dağlarda dolaşmış, anamın üstüne kuma getirmiş." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Aynı erkekle evli olan kadınların birbirine göre adı, ortak
- BİLA
- ...
- FUTA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İpekli peştamal
- "Karşı kahvenin çırağı bacağındaki zıpkasını örten futasıyla dört kahve getirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İpekli peştamal
- UYMA
-
-
[isim]
Uymak işi, intibak, riayet, tebaiyet, tevafuk
- "Bu karşılaştıklarına uyma yeteneği, en çok kocasıyla ilişkilerinde görünüyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Uymak işi, intibak, riayet, tebaiyet, tevafuk
- VEFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgiyi sürdürme, sevgi bağlılığı
- "Biz, mağlup olduğumuz için sizden cesur görünüyoruz ve vefamız daha sağlamlaşıyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Sevgiyi sürdürme, sevgi bağlılığı
- MİKA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen, ateşe dayanıklı parlak bir mineral, evren pulu
-
[sıfat]
Bu mineralden yapılmış olan
-
[isim]
Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen, ateşe dayanıklı parlak bir mineral, evren pulu
- SEMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gök, gökyüzü, felek
- "Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Gök, gökyüzü, felek
- CİLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi parlatmak için kullanılan kimyasal bileşik
- "Çocukluk günlerin hatırası zihinlerine cila vermişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Parlaklık
-
Gereksiz süs, gösteriş
-
[isim]
Bir şeyi parlatmak için kullanılan kimyasal bileşik
- ŞIRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
-
Bazı meyve ve sebzelerin özü
- "Elma şırası."
-
Süzülmüş afyon
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
- ZİNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
- İLGA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varlığını ortadan kaldırma
-
[isim]
Varlığını ortadan kaldırma
- SABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam
- AKÇA
-
-
[sıfat]
Oldukça beyaz, beyazca
-
[sıfat]
Oldukça beyaz, beyazca
- ARYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça
-
[isim]
Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça
- VEYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut
- "Ben Atatürk'le üç veya iki defa karşılaştım." (Burhan Felek)
-
Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olursa kullanılan bir söz
- "Sen, ben veya başka birileri."
-
[bağlaç]
Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut