Sonunda a olan 3 harfli 38 kelime var. A harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da başında a harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ULA
...
ASA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
  2. İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa

İLA

  1. [edat] ...-den, ...-e kadar
    • "Sınıfın mevcudu on ila on beş kişi arasında değişiyor."

İTA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Verme, ödeme

BOA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boa yılanı
  2. Kadınların boyunlarına aldıkları yılan biçiminde dar ve uzun kürk, boyun kürkü

AMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
    • "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
    • "Ama ne manzara! Ama ne film!"
    • "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
  2. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
    • "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
    • "Ama ne kılık!"
  3. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
    • "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
  4. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
    • "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
  5. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
    • "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ANA

  1. [isim] Çocuğu olan kadın, anne
    • "Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı." (Haldun Taner)
    • "Bilir miyim ben anam babam!"
    • "Şimşek gibi çakan ağrılardan beni kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Dünya yuvarlakmış... Yok ananın örekesi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Yavrusu olan dişi hayvan
  3. Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı
    • "Fatma Anamız. Meryem Ana."
  4. [ünlem] Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü
  5. Velinimet
    • "Yoksullar anası."
  6. Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü
  7. [sıfat] Temel, asıl, esas
    • "Geçen yıl ana işlerden hiçbiri bitirilip bir sonuca varılamamıştır." (Memduh Şevket Esendal)
  8. Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatır

ALA

  1. [sıfat] Karışık renkli, çok renkli, alaca
    • "Ala kilim eskimiş."
  2. [isim] Alabalık
  3. Açık kestane renginde olan, ela (göz)
  4. [isim] Kekliğin boynundaki siyah halka

AKA

  1. [isim] Ağabey

İFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işi yapma, yerine getirme
    • "Hürmetlerimi kendim ifa eder, mektup yazarım." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Ödeme

OYA

  1. [isim] Genellikle ipek ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel
    • "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler." (Sait Faik Abasıyanık)

İSA
...
AHA

  1. [edat] İşte
    • "Bizim köy aha şuracıkta!"

UZA
...
OBA

  1. [isim] Göçebelerin konak yeri
    • "Yarın daha gün ışımadan kovduracağım onları obadan." (Yahya Kemal)
  2. Bu yerde konaklayan göçebe halk veya aile
    • "Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir." (Tarık Buğra)
  3. Genellikle bölmeli göçebe çadırı

ŞİA
...
ABA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
    • "Sen mi verdin ona gönül yoksa o mu yaktı sana daha önce abayı?" (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük
  3. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış olan
    • "Ayağında bir aba potur vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
    • "Aba var, post var, meydanda er yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Kepenek (I)

ARA

  1. [isim] İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
    • "Ben onları akşama yemeğe çağırdım. Sen de geleceksin. Orada ben aranızı bulurum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Sabahtan beri ara vermeden yağan sessiz, ince nisan yağmuru." (Peyami Safa)
    • "Bir vakitler aralarından su sızmayan o dünya ahiret kardeş hatun kişiler, şimdi birbirlerini çekemiyor, birbirlerinin arkasından söylemediklerini bırakmıyorlardı." (Haldun Taner)
    • "Emine ile aralarını bulmaya çalışacağını söyledi." (Halide Edip Adıvar)
  2. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
  3. Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
    • "Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi olması gerekmektedir."
  4. Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
    • "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler." (Necati Cumalı)
  5. Aralık
  6. Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
  7. Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
  8. Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi
  9. Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre

OHA

  1. [ünlem] Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
  2. Kaba ve yakışıksız bir davranışta bulunan kişilere karşı kullanılan söz

OVA

  1. [isim] Çevrelerine göre çukurda kalmış, çoğunlukla alüvyonla örtülü, eğimi az, akarsuların derine gömülmemiş olduğu, genellikle geniş veya dar düzlük, yazı
    • "Tabiatın kırlara, ovalara verdiği doyulmaz güzellikte bir parça var." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü