Başında a olan 3 harfli 59 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANT
-
-
[isim]
Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin
- "Ant içmiştik, güya büyüyünce evlenecektik." (Haldun Taner)
-
Kendi kendine söz verme, ahit
- "Andım var, bu işi yapacağım."
-
[isim]
Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin
- AFT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler
-
[isim]
Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler
- AKA
-
-
[isim]
Ağabey
-
[isim]
Ağabey
- AŞI
-
-
[isim]
Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
-
Bu eriyiğin uygulanması
- "Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı."
-
Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı familyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk vb. parçaları kaynaştırma işi
-
Bu yolla eklenen parça
-
[sıfat]
Aşılı (kimse veya bitki)
- "Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
- ABO
- ...
- ALG
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Su yosunu
-
[isim]
Su yosunu
- ABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
- "Sen mi verdin ona gönül yoksa o mu yaktı sana daha önce abayı?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Ayağında bir aba potur vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
- "Aba var, post var, meydanda er yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Kepenek (I)
-
[isim]
Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
- AFİ
-
-
[isim]
Gösteriş, çalım, caka
- "Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak diyordum." (Ömer Seyfettin)
- "Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Gösteriş, çalım, caka
- ARK
-
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
- ATE
-
-
Tanrıtanımaz
-
Tanrıtanımaz
- AGU
-
-
[ünlem]
Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses
-
[ünlem]
Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses
- ABE
-
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
- AMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
- "Ama ne manzara! Ama ne film!"
- "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
- "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
- "Ama ne kılık!"
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
- "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
- "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
- "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- AĞA
-
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
- "Bu köyün ağası ben miyim, o mu..." (Tarık Buğra)
-
Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
- "Mehmet ağa. Hüseyin ağa."
-
Büyük kardeş, ağabey
- "Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm." (Etem İzzet Benice)
-
Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san
-
[sıfat]
Cömert, eli açık
-
Koca
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san
- "Yeniçeri ağası. Çarşı ağası."
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
- ALA
-
-
[sıfat]
Karışık renkli, çok renkli, alaca
- "Ala kilim eskimiş."
-
[isim]
Alabalık
-
Açık kestane renginde olan, ela (göz)
-
[isim]
Kekliğin boynundaki siyah halka
-
[sıfat]
Karışık renkli, çok renkli, alaca
- ASK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Asklı mantarlara özgü üreme organı
-
[isim]
Asklı mantarlara özgü üreme organı
- ARZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sunma
-
Piyasaya mal sürülmesi
- "Demin de arz ettiğim gibi karakolda izah ederim." (Tarık Buğra)
-
Yüksek bir makama anlatma, bildirme
-
[isim]
Sunma
- AHİ
-
-
[sıfat]
Cömert
-
[sıfat]
Cömert
- ATA
-
-
[isim]
Baba
- "Olanlardan sonra yine atadan babadan gördüğümüze döndük." (Tarık Dursun K)
-
Dedelerden ve büyük babalardan her biri
- "Ey kız gözüme huri görünürsün / Atan sevmez seni benden ziyade." (Karacaoğlan)
-
Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri
-
[isim]
Baba
- ADA
-
-
[isim]
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire
- "İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada." (Refik Halit Karay)
-
Trafiğe açık bir yol üzerinde sola dönüşleri sağlayan, sağ tarafta veya yol ortasında yer alan çizgilerle veya kaldırım taşıyla ayrılmış alan
-
Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu
-
[isim]
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire