Başında a olan 3 harfli 59 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ASK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Asklı mantarlara özgü üreme organı

AĞA

  1. [isim] Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
    • "Bu köyün ağası ben miyim, o mu..." (Tarık Buğra)
  2. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
    • "Mehmet ağa. Hüseyin ağa."
  3. Büyük kardeş, ağabey
    • "Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm." (Etem İzzet Benice)
  4. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san
  5. [sıfat] Cömert, eli açık
  6. Koca
  7. Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san
    • "Yeniçeri ağası. Çarşı ağası."

ANA

  1. [isim] Çocuğu olan kadın, anne
    • "Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı." (Haldun Taner)
    • "Bilir miyim ben anam babam!"
    • "Şimşek gibi çakan ağrılardan beni kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Dünya yuvarlakmış... Yok ananın örekesi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Yavrusu olan dişi hayvan
  3. Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı
    • "Fatma Anamız. Meryem Ana."
  4. [ünlem] Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü
  5. Velinimet
    • "Yoksullar anası."
  6. Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü
  7. [sıfat] Temel, asıl, esas
    • "Geçen yıl ana işlerden hiçbiri bitirilip bir sonuca varılamamıştır." (Memduh Şevket Esendal)
  8. Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatır

ATİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gelecek
    • "Ne harabiyim ne harabatiyim / Kökü mazide olan atiyim." (Yahya Kemal Beyatlı)

ARİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çıplak
  2. Özgür, hür
    • "Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür." (Yahya Kemal Beyatlı)

ABİ

  1. [isim] Bakınız ağabey

ACI

  1. [isim] Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
    • "Acıyı sever."
    • "Ameliyattan sonra çok acı çekti."
    • "Bu söz ona çok acı geldi."
    • "Başkalarına elinden geldiğince acı vermeye çalışmak başlıca eğlencesiydi." (Refik Erduran)
  2. [sıfat] Tadı bu nitelikte olan
    • "Acı kahvesini yudumluyordu." (Tarık Buğra)
    • "Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Belki de zamanında lüzumundan fazla susmuştu da şimdi onun acısını çıkarıyordu." (Haldun Taner)
  3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap
    • "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." (Peyami Safa)
    • "Bana yaptıklarının acısını ondan çıkaracağım."
  4. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
    • "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." (Yusuf Ziya Ortaç)
  5. [sıfat] Çarpıcı, göz alıcı (renk)
    • "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." (Refik Halit Karay)
  6. [sıfat] Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli
    • "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." (Orhan Kemal)
  7. [sıfat] Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü

AYA

  1. [isim] Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
  2. Ayak tabanı
  3. Yaprakların düz ve parlak bölümü

ACE

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis

ARZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sunma
  2. Piyasaya mal sürülmesi
    • "Demin de arz ettiğim gibi karakolda izah ederim." (Tarık Buğra)
  3. Yüksek bir makama anlatma, bildirme

ALG

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Su yosunu

AKA

  1. [isim] Ağabey

ATE

  1. Tanrıtanımaz

AFİ

  1. [isim] Gösteriş, çalım, caka
    • "Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak diyordum." (Ömer Seyfettin)
    • "Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti." (Haldun Taner)

AKI

  1. [isim] Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

ASI

  1. [isim] Asma işi
    • "Bu iş bundan fazla asıda kalamaz."
  2. Afiş

ARŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam inanışına göre göğün en yüksek katı

ALT

  1. [isim] Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı
    • "Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." (Zeki Ömer Defne)
    • "İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik?" (Ahmet Cemal)
    • "Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye korktum." (Burhan Felek)
    • "Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?" (Orhan Kemal)
  2. Bir nesnenin tabanı
    • "Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler."
  3. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
    • "Altına sandalye çekmek."
  4. Bir şeyin yere yakın bölümü
  5. Yanan ocağın alevi
    • "Fokurdamaya başlayan çaydanlığın altını kapadı." (Haldun Taner)
  6. Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
  7. Sınıflamalarda ikinci derecede olan
    • "Alt sınıf. Alt cins. Alt takım."
  8. [sıfat] Birkaç şeyden aşağıda olan
    • "Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş." (Haldun Taner)

AMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
    • "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
    • "Ama ne manzara! Ama ne film!"
    • "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
  2. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
    • "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
    • "Ama ne kılık!"
  3. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
    • "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
  4. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
    • "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
  5. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
    • "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ABA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
    • "Sen mi verdin ona gönül yoksa o mu yaktı sana daha önce abayı?" (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük
  3. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış olan
    • "Ayağında bir aba potur vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
    • "Aba var, post var, meydanda er yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Kepenek (I)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü