Başında ağl olan 27 kelime var. Ağl ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ağl olan kelimeler listesine ya da sonu ağl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ağl bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
AĞLATABİLMEK, AĞLAYABİLMEK, AĞLAYIVERMEK
AĞLATABİLME, AĞLAYABİLME, AĞLAYICILIK, AĞLAYIVERME
AĞLAMAKLI
AĞLAMALI, AĞLANMAK, AĞLAŞMAK, AĞLATICI, AĞLATMAK, AĞLAYICI
AĞLAMAK, AĞLAMSI, AĞLANMA, AĞLANTI, AĞLASUN, AĞLAŞMA, AĞLATIŞ, AĞLATMA, AĞLAYIŞ
AĞLAMA, AĞLATI
AĞLAK
AĞLI
A L Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AĞ, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞLAYABİLMEK
-
-
[nsz]
Dilediği zaman ağlamak, ağlama olasılığı bulunmak
-
[nsz]
Dilediği zaman ağlamak, ağlama olasılığı bulunmak
- AĞLAYIVERMEK
-
-
[nsz]
Çabucak ağlamak, ağlamayı alışkanlık edinmek
-
[nsz]
Çabucak ağlamak, ağlamayı alışkanlık edinmek
- AĞLATABİLMEK
-
-
[-i]
Ağlatma imkânı veya olasılığı bulunmak
-
[-i]
Ağlatma imkânı veya olasılığı bulunmak
- AĞLAYABİLME
-
-
[isim]
Ağlayabilmek işi
-
[isim]
Ağlayabilmek işi
- AĞLAYICILIK
-
-
[isim]
Ağlayıcı olma durumu
-
[isim]
Ağlayıcı olma durumu
- AĞLAYIVERME
-
-
[isim]
Ağlayıvermek işi
-
[isim]
Ağlayıvermek işi
- AĞLATABİLME
-
-
[isim]
Ağlatabilmek işi
-
[isim]
Ağlatabilmek işi
- AĞLAMAKLI
-
-
[sıfat]
Ağlar gibi olan, üzüntülü
- "Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar." (Necati Cumalı)
- "Biz zayıf insanlar, yabancı bir yerde ağlamaklı oluyoruz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ağlar gibi olan, üzüntülü
- AĞLAMALI
-
-
[sıfat]
Ağlayacak gibi olan
- "O içeride kızı dövüyor, biz burada ağlamalı oluyoruz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Acıma duygusu uyandıracak durumda olan
-
[sıfat]
Ağlayacak gibi olan
- AĞLANMAK
-
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- "Atatürk'ün arkasından çok ağlandı."
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- AĞLAYICI
-
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- AĞLAŞMAK
-
-
[nsz]
Birlikte ağlamak
- "Onlar, hanım, evlatlık bir türlü birbirlerinden ayrılamayarak karanlıkta ağlaşıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Sızlanmak
-
[nsz]
Birlikte ağlamak
- AĞLATMAK
-
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
- AĞLATICI
-
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
- AĞLANTI
-
-
[isim]
Hafif hafif ağlama
- "Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hafif hafif ağlama
- AĞLANMA
-
-
[isim]
Ağlanmak işi
-
[isim]
Ağlanmak işi
- AĞLASUN
- ...
- AĞLAYIŞ
-
-
[isim]
Ağlama işi veya biçimi
- "Hatırlattı bana, bir bayram sabahı / Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp ağlayışımı" (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Ağlama işi veya biçimi
- AĞLAMAK
-
-
[nsz]
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
-
Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak
-
[-den]
Sızlanmak, yakınmak
- "Utanç ve kahırdan, yumruklarını ısıra ısıra bir zaman ağladı." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Bir duruma üzülmek
- "Şu kara bahtıma ağlıyorum."
-
[nsz]
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
- AĞLATIŞ
-
-
[isim]
Ağlatma işi veya biçimi
-
[isim]
Ağlatma işi veya biçimi