Sonunda z olan 5 harfli 204 kelime var. Z harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da başında z harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TINAZ
-
-
[isim]
Dövülerek savrulmaya hazırlanan ekin yığını
-
Yığın
- "Bu surattan kurtulmak için kalkıyor, kitap tınazları arasından, ikisini görebileceği bir yer seçiyor." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Dövülerek savrulmaya hazırlanan ekin yığını
- MASÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bayan masajcı, ovucu
-
[isim]
Bayan masajcı, ovucu
- DOKUZ
-
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı
- "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
- "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Sekizden bir artık
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı
- ADSIZ
-
-
[sıfat]
Adı olmayan, isimsiz
-
Tanınmayan, bilinmeyen
- "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı
-
[sıfat]
Adı olmayan, isimsiz
- HONAZ
- ...
- SOLOZ
- ...
- UYMAZ
-
-
[sıfat]
Aykırı, başka türlü, mugayir
-
[sıfat]
Aykırı, başka türlü, mugayir
- ODSUZ
-
-
[sıfat]
Ateşsiz
-
[sıfat]
Ateşsiz
- İHRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazanma, elde etme, erişme
- "Ölenler şehitlik mertebesini ihraz eyler." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kazanma, elde etme, erişme
- BENİZ
-
-
[isim]
Yüz
- "Benzi limon gibi sararmaya, gözleri ateş gibi parlamaya başladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Necdet'in benzi atıyor, kesik kesik soluyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "O böyle söylerken yanında bulunanların benzi sararırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Benzi uçtu, dudaklarındaki gülümseme soldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yüz rengi
-
[isim]
Yüz
- BEŞİZ
-
-
[sıfat]
Beşi bir arada doğan (çocuk)
-
[sıfat]
Beşi bir arada doğan (çocuk)
- BOYOZ
-
-
[isim]
Kuş yuvası biçimi verilmiş milföy hamurunun içine kıyma, patates, peynir vb. malzemeler konulduktan sonra üzerine pudra şekeri veya tahin dökülerek hazırlanan bir çeşit börek
-
[isim]
Kuş yuvası biçimi verilmiş milföy hamurunun içine kıyma, patates, peynir vb. malzemeler konulduktan sonra üzerine pudra şekeri veya tahin dökülerek hazırlanan bir çeşit börek
- YAVUZ
-
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İyi, gürbüz, güzel
- "Çok cevherli öküzmüş, bol yedir de hele bak, ne yavuz mal olur." (Refik Halit Karay)
-
Kötü, fena
-
[sıfat]
Güçlü, çetin
- KABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
-
Azrail tarafından ruh teslim alınma, ölme
-
Alma
-
Kavrama, el ile tutma
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
- TEMİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak
- "İçki yerine soğuk su, temiz ayran... var." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bizim yazarımız temize çektikten sonra romanı elinde dolaşır dururdu kapı kapı." (Necati Cumalı)
- "Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasının aranmasını istedi." (Reşat Nuri Güntekin)
- "... gazete kendi evin, temize çıktığın gün gelmezsen küserim bak." (Atilla İlhan)
-
Özenle yapılmış
- "Temiz iş. Temiz dayak."
-
Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan
- "Temiz araba."
-
Ahlakça lekesiz, necip, nezih
- "Biraz fazla saf olmakla beraber çok temiz ve nazik bir çocuk..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Kirli, lekeli, bulaşık olmayan bir biçimde
- "Temiz giyinmek."
-
[sıfat]
Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak
- DİKİZ
-
-
[isim]
Bakma, gözetleme, erkete
- "İsterseniz siz masanın altından dikiz edin ama belli olmasın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Jale ... bilmem ben onu yine yakın dikize almış mıydım?" (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bakma, gözetleme, erkete
- MELEZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değişik türden hayvan veya bitkiden üremiş (hayvan veya bitki), kırma, azma, metis
-
Değişik ırkta ana babadan doğmuş olan (kimse)
- "Melez bir insan ırkının karışımı, bu adama kuvvet vermiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Katışık, karışık
- "Melez bir dil."
-
[sıfat]
Değişik türden hayvan veya bitkiden üremiş (hayvan veya bitki), kırma, azma, metis
- NİYAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- "Şeyh, sonu gelmez bir ibadet ve niyaz hâlinde, gözleri kapalı, okuyor, üflüyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- ISSIZ
-
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- "Köşkün bütün odaları ıssız." (Peyami Safa)
- "Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı." (Bayburtlu Zihni)
-
Yalnız, kimsesi olmayan
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- SUSUZ
-
-
[sıfat]
Suyu olmayan, suyu bulunmayan
- "Bir kadeh rakıyı susuz ve bir hamlede içti." (Peyami Safa)
-
Suyu çok az olan
- "Susuz portakal."
-
Yağmursuz, kurak geçen
- "Susuz bir yaz."
-
Susamış olan
- "Koca bir tarihin tutuştuğu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Su olmadan
- "Susuz bırakmak."
-
[sıfat]
Suyu olmayan, suyu bulunmayan