Sonunda z olan 4 harfli 46 kelime var. Z harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da başında z harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AYAZ

  1. [isim] Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk
    • "Sürüp gider en sert ayazlarda bile / Bir tatlı sıcak kış vakti." (Behçet Necatigil)
  2. Çok soğuk hava

APAZ

  1. [isim] Avuç

OMUZ

  1. [isim] Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm
    • "Başı omuzları içine çökmüş gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: -Pekâlâ, dedi." (Falih Rıfkı Atay)

FAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
  2. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli

PRİZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva
    • "Hatta bir keresinde prizdeki ütüyü devirip handiyse evi bile yakıyordu." (Haldun Taner)

KRİZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse
    • "Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu." (Çetin Altan)
    • "Bir kalp krizi geçirdi."
  2. Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım
  3. Bir şeyin çok kıt bulunması durumu
  4. Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek
  5. Bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran
    • "Krizin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum." (Falih Rıfkı Atay)

İCAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Az sözle çok şey anlatma

ARUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hecelerin uzunluk ve kısalık, kapalılık veya açıklık değerlerine göre türlü ses kalıplarından oluşan divan edebiyatı nazım ölçüsü

AVAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüksek ses, nara
    • "Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin." (Âşık Veysel)
    • "Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu." (Peyami Safa)

ÜÇÜZ

  1. [sıfat] Üçü bir arada doğan (çocuk)
  2. Üçlü, üç yanlı, üç kollu, üç parçalı

AHİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alma
  2. Kabul etme

FERZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Satranç oyununda vezir

OBEZ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [sıfat] Çok şişman

AĞIZ

  1. [isim] Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
    • "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu."
    • "Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
    • "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." (Lâtife Tekin)
    • "Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş."
  2. Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü
    • "Küçük bir ağız."
    • "Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz." (Atilla İlhan)
    • "Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
    • "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
    • "Çay ağzı."
  5. Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı
    • "Körfezin ağzı. Yol ağzında."
  6. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
  7. Kesici aletlerin keskin tarafı
    • "Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı." (Refik Halit Karay)
  8. Bir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği
    • "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. Üslup, ifade özelliği
    • "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler." (Tarık Buğra)
  10. Uç, kenar
    • "Topun ağzında. Uçurumun ağzında."
  11. Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla dolambaçlı birtakım sözler söyleme özelliği
  12. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü

ARAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İlinek
  2. Bulgu
    • "Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti." (Reşat Nuri Güntekin)

BLUZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan veya iplikten örülen kadın giysisi
    • "Sarı renkte incecik bir örme bluz giymiş." (Refik Halit Karay)

OTUZ

  1. [isim] Yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 30, XXX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Üç kere on, yirmi dokuzdan bir artık

AZİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ermiş, eren
  2. [sıfat] Sevgide üstün tutulan, muazzez

VAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cami, mescit vb. yerlerde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimse, öğütçü
    • "Bir gün camide vaiz bir şey hikâye etmişti." (Abdülhak Şinasi Hisar)

OBUZ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü