Başında u olan 5 harfli 50 kelime var. U harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında u bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

UCUBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey
    • "Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler." (Halide Edip Adıvar)

UÇKUN

  1. [isim] Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım

UMMAK

  1. [nsz] Bir şeyin olmasını istemek, beklemek
    • "Umarım ki siz de mayıs hakkındaki bu sevgimi benimle paylaşırsınız." (Burhan Felek)
  2. Sanmak, tahmin etmek
    • "Tereyağı kokusu olmadığını kuvvetle umduğum bir yağ kokusu." (Sait Faik Abasıyanık)

UTANÇ

  1. [isim] Utanma duygusu, hicap
    • "O zaman, tuhaf bir utanca düşüp şaşırır, başımı önüme eğerdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bundan utanç duyuyor, utanılacak pek az şey yapan birisi olarak da gerginleşiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Süleymaniye'nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

UYUMA

  1. [isim] Uyumak durumu

UÇMAN

  1. [isim] Pilot

USANÇ

  1. [isim] Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal
    • "Çehremde usanç alametlerinin arttığını sezen kâhya sustu." (Refik Halit Karay)
    • "Efendim, Tanrının günü aynı pilava kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Binlerce kahraman, bu yazın usanç veren günlerini de ateşe, ısınmış demire karşı ve kızgın toprak üstünde geçirecekler." (Falih Rıfkı Atay)

USARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öz su

UKNUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hipostaz

USSAL

  1. [sıfat] Akla uygun, yalnız akla dayanan, akli, rasyonel

UZLET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplum yaşayışından kaçıp tek başına yaşama
    • "Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı." (Yahya Kemal Beyatlı)

UÇKUR

  1. [isim] Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
    • "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
  2. Cinsel duygu veya ilişki
    • "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)

UYGUN

  1. [sıfat] Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip
    • "Rıza Efendi'de yerine, zamanına ve konusuna uygun hikâyeler vardır." (Tarık Buğra)
    • "O zaman da haydutlar rıhtım kapısına daha önce gitmeyi uygun buldular." (Tarık Buğra)
    • "Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi'nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Elverişli, yarar, müsait, muvafık
  3. Orantılı, oranlı
    • "Bu, bizim kızın yaradılışının, ablamın koyduğu yeni töreye uygun gelmeyişidir." (Memduh Şevket Esendal)

UĞRAŞ

  1. [isim] Bir insanın yaptığı iş veya meslek, meşguliyet
  2. Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele

UZZAL
...
UNLUK

  1. [isim] Değirmende unun biriktiği yer
  2. Ekmek fırınlarında unların bulunduğu bölüm, un deposu
  3. [sıfat] Un yapılmaya elverişli, temizlenmiş (buğday)

UNVAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san
    • "Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür." (Ziya Gökalp)

UYMAZ

  1. [sıfat] Aykırı, başka türlü, mugayir

UYSAL

  1. [sıfat] Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
    • "Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." (Aka Gündüz)

UYRUK

  1. [isim] Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma durumu, tebaa
  2. Bir kimsenin etkisi altında olma durumu, körü körüne bağlanma, gözü kapalı inanma
    • "Kimsenin uyruğuna girmeyen, küçük, iddiasız ama özgür bir yaşamla yetindi." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü