Sonunda t olan 7 harfli 481 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KONDÜİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sahneye çıkma sırası gelen kişileri uyarmakla görevli kimse
-
[isim]
Sahneye çıkma sırası gelen kişileri uyarmakla görevli kimse
- TAMANİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal kalsiyum ve demir fosfat
-
[isim]
Doğal kalsiyum ve demir fosfat
- HAKARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onur kırma, onura dokunma
- "Bana hakaret ettiği için davacıyım, efendim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hakkı da var, tecavüze uğramayan, hakaret görmeyen kalmıyor." (Aka Gündüz)
-
Küçültücü söz veya davranış
-
[isim]
Onur kırma, onura dokunma
- RİYOLİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Granitle aynı kimyasal yapıda, içinde mikrolitler olan kayaç, liparit
-
[isim]
Granitle aynı kimyasal yapıda, içinde mikrolitler olan kayaç, liparit
- TRAKEİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nefes borusunun iltihaplanması
-
[isim]
Nefes borusunun iltihaplanması
- TÜLBENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İnce ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bez
- "Orta hâlli hanımlar renkli yeldirmeler giyerler ve beyaz tülbent başörtüleri örtünürlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bu bezden yapılmış baş örtüsü
- "Mürüvvet bacı, limon küfü tülbendini düşmesin diye bir ucundan ısırmış, elinde süzgeçle çıkageldi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
İnce ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bez
- BİYOTİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir çeşit kara renkli mika
-
[isim]
Bir çeşit kara renkli mika
- ZİYAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy
- "Resmî ziyafetlerin ve büyük düğünlerin yemeklerini hep ona ısmarlamak âdet olmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "O gece telgrafçı, gümrükçü, liman çavuşu, müdür beye bir ziyafet vermek istemişlerdi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Orkestra tam bir müzik ziyafeti çekti."
-
[isim]
Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy
- BÜRUDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soğukluk
-
[isim]
Soğukluk
- LÜZUCET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapışkanlık, yapışkan olma durumu
-
Yapışıp uzayan şeyin durumu
-
[isim]
Yapışkanlık, yapışkan olma durumu
- SUHUNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıcaklık
-
[isim]
Sıcaklık
- VERASET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıtım
-
Mirasta hak sahibi olma
- "Hatta türedi ortaklar da çıkacak, veraset bile düzülecek, soy sop iddialarına girilecekti." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Kalıtım
- HASİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özgülük, hassa
-
Yiyecek ve içecek için yarar, etki
-
[isim]
Özgülük, hassa
- SERENAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası
-
Geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser
-
[isim]
Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası
- ZEKAVET
- ...
- ALDEHİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alkolleri oksitlendirme veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı
-
[isim]
Alkolleri oksitlendirme veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı
- İZMARİT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İzmaritgillerden, pullu ve kılçıklı bir çeşit küçük balık (Maena smraris)
-
İçilmiş sigara artığı
- "Kiminiz de kat çıkacak diye, izmarit toplar gibi boyuna gazete kuponu toplarsınız." (Çetin Altan)
-
[isim]
İzmaritgillerden, pullu ve kılçıklı bir çeşit küçük balık (Maena smraris)
- LAKAYIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- "Yüzündeki gülümseyiş geçti, yeniden lakayıt, uzak ve donmuş hâlini takındı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız bir biçimde
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- LİMİTET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Sınırlandırılmış, sınırlı
-
[sıfat]
Sınırlandırılmış, sınırlı
- ÜÇKAĞIT
- ...