Sonunda t olan 6 harfli 461 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

EBONİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde

İŞARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
    • "Noktalama işaretleri."
    • "Annem eliyle, yüzüyle ne biçim işaret etti babama bilmiyorum ama hiç ses çıkarmadılar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Başı ile evet işareti verdi." (Aka Gündüz)
    • "Bu baş sallayışını bir tasdik işareti sayıp konuşmaya devam etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Belirti, gösterge, alamet
    • "Ben, yalnız bir noktaya işaret etmekle iktifa edeceğim." (Atatürk)
  3. El, yüz hareketleriyle gösterme
    • "Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor." (Refik Halit Karay)

RİAYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme
    • "Hakka riayet etmezsek sonra işimiz ters gider." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Uyma, boyun eğme
    • "Edep ve erkâna riayet lazım." (Refik Halit Karay)

CENNET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
    • "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
    • "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
    • "Kitap cenneti."
  3. [sıfat] Çok güzel, huzur veren (yer)
    • "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)

EMANET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
    • "Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." (Salâh Birsel)
    • "Bavullarımı otele emanet bıraktım."
    • "Değirmenimi evvel Allah, sonra size emanet ediyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir kimse ile birine gönderilen şey
    • "İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız."
  3. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
  4. Can, ruh
    • "Allah emanetini alsın da kurtulayım."

KOLOİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Jelatin niteliğinde olan ve suda dağılmışı zarlardan geçmemekle billursulardan ayırt edilen maddelerin genel adı, billursu karşıtı

SIKLET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ağırlık, yük
  2. Sıkıntı

DİREKT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Dolaysız, aracısız
    • "İki devlet arasında direkt ilişki yok."
  2. [zarf] Doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
    • "Bu otobüs direkt İstanbul'a gider."
  3. [zarf] Doğrudan, doğrudan doğruya
    • "Sınıfını direkt geçen öğrenci."

FİYORT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez
    • "Yuvarlak dünyanın üstünde fiyortlar, berzahlar, limanlar doludur." (Sait Faik Abasıyanık)

USULET
...
BİZZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Doğrudan doğruya kendisi
    • "Vaziyeti yukardan ve bizzat takip etmek lazım geldi." (Atatürk)

NEFRİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Böbrek iltihabı

UKUBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ceza
  2. [sıfat] Çok çirkin

EGOİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Bencil, hodbin
    • "Sakat bir kadına tahammül edemeyecek kadar egoist miyim?" (Refik Halit Karay)

MİHNET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı, üzüntü
    • "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden." (Cahit Sıtkı Tarancı)

SEYRET

  1. beklenmedik bir şey olacağını anlatan bir söz
    • "Kitapçı vitrinlerinde kendi eserlerini gördükçe durup hayran hayran seyrediyor." (Haldun Taner)
    • "Sen şimdi curcunayı seyret!"

CÖMERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör
    • "Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever." (Peyami Safa)
    • "Size ne kadar cömert davranmış olduğunu kendiniz de biliyorsunuz." (Halide Edip Adıvar)
  2. Verimli
    • "Bu ülkede toprak bir masal sultanı kadar cömert." (Cemil Meriç)

HAYDUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Silahlı soygun yapan kimse, eşkıya, şaki
    • "Her insan öldüren serseri, haydut olmaz." (Aka Gündüz)
  2. Yaramaz, sevimli çocuk

SOFİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
  2. [sıfat] Safsatacı, yanıltıcı

HUKŞAT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Çengel atış

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü