Sonunda t olan 5 harfli 397 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FASİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kötü, bozuk
- "Fasit fikir."
-
Ara bozucu, fesat çıkaran, müfsit
- "Fasit adam."
-
[sıfat]
Kötü, bozuk
- SİMİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halka biçiminde, genellikle üzerine susam serpilmiş çörek
-
Denizde kolayca yüzmeyi sağlayan halka biçiminde alet
-
İnce bulgur, düğürcük
-
[isim]
Halka biçiminde, genellikle üzerine susam serpilmiş çörek
- HANUT
-
-
[isim]
Hizmet karşılığı olarak özellikle turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde
-
[isim]
Hizmet karşılığı olarak özellikle turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde
- İSPAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
- "Benimkinin amcama ait olduğunu ispat için şahitlerim ve vesikalarım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yeni doğan güneş, sinirlerimi yatıştırmış, korkularımın boş olduğunu bana ispat etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
- NOHUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baklagillerden, ana yurdu Akdeniz kıyıları olan, birleşik telek yapraklı, çiçekleri sarımtırak renkte, tanesi baklamsı, bol nişastalı bir bitki (Cicer arietinum)
- "Nohut oda, bakla sofa, bizim de evimiz olacak, diye mırıldandı." (Haldun Taner)
-
Bu bitkinin yuvarlak tanesi
-
[isim]
Baklagillerden, ana yurdu Akdeniz kıyıları olan, birleşik telek yapraklı, çiçekleri sarımtırak renkte, tanesi baklamsı, bol nişastalı bir bitki (Cicer arietinum)
- YAHUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Veya, ya da
- "Artık bunları rüyanızda yahut romanlarda görebilirsiniz." (Ömer Seyfettin)
-
Bir düşünceden cayıldığında "daha doğrusu, iyisi" anlamlarında kullanılan bir söz
-
[bağlaç]
Veya, ya da
- ASKAT
-
-
[isim]
Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri
- "Metrenin askatları desimetre, santimetre ve milimetredir."
-
[isim]
Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri
- GEÇİT
-
-
[isim]
Geçmeye yarayan yer, geçecek yer
- "Başka türlü düşünmek, köprüyü bırakıp çayda geçit aramaya benzer." (Tarık Buğra)
-
İki dağ arasında dar ve uzun yol
-
[isim]
Geçmeye yarayan yer, geçecek yer
- GAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- "Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- KÜRİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numaraları 96-103 arasında bulunan elementlerin genel adı
-
[isim]
Atom numaraları 96-103 arasında bulunan elementlerin genel adı
- MUTAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- "Kendilerine güçlükle yol açan mutat zevat da onun peşi sıra otomobilleriyle uzaklaştılar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- ŞAKIT
- ...
- ROZET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne
- "Bir süs bir rozet gibi yakasına iliştirmiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerin çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel veya krom kaplanmış çember biçimli sac parça
-
Kapı kolunun altına monte edilen metal parça
-
Güney Anadolu sahillerinde yetişen, pembe ve beyaz çiçekleri olan süs bitkisi
-
[isim]
Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne
- LİMİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sınır
-
[isim]
Sınır
- LİPİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
- KATOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eksi uç
-
[isim]
Eksi uç
- PALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ressamların boyaları üzerine dizerek fırça ile karıştırdıkları tahta veya porselen levha
- "Ne atölyem ne fırçam ne paletim var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sanayide çeşitli amaçlarla kullanılan yayvan ve geniş levha
-
Hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç
-
Tankın veya bazı iş makinelerinin her türlü arazide yol almasını sağlayan iki yanındaki tekerleklerini içine alan metal şerit, tırtıl (II)
-
[isim]
Ressamların boyaları üzerine dizerek fırça ile karıştırdıkları tahta veya porselen levha
- AVDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dönüş, geri gelme
- "Babam bir iş için Selanik'e gittiği zaman avdetinde bana Midhat Efendi'nin Hayret ismindeki romanını getirmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Eliyle camı vurarak avdet etmek istediklerini anlattı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Dönüş, geri gelme
- ESTET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sanatsal ürünler arasında güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi
-
[isim]
Sanatsal ürünler arasında güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi
- ŞAYET
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Eğer
- "Bu parayı şayet sen ben vermezsek veren, başkaları olacak." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[bağlaç]
Eğer