Başında t olan 5 harfli 385 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TOKLU
-
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
- TIRIK
-
-
[isim]
Bir nesnenin art arda iki yere çarpmasından çıkan ince ve kuru ses
- "Kapı tırık diye kapandı."
-
[isim]
Bir nesnenin art arda iki yere çarpmasından çıkan ince ve kuru ses
- TOPUR
-
-
[isim]
Kestanenin dikenli olan dış kabuğu
-
Fındığın dışındaki yeşil kabuk
-
[isim]
Kestanenin dikenli olan dış kabuğu
- TİMÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
- TOZMA
- ...
- TABAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- TAŞSI
-
-
[sıfat]
Taşı andıran, taşa benzeyen, taş gibi, taşımsı
-
[sıfat]
Taşı andıran, taşa benzeyen, taş gibi, taşımsı
- TURFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Az bulunur, eski, nadir
- "Turfa oldu artık eski felsefe." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Değersiz, değeri düşük
- "Şehirli dediği bu turfa kalabalığı küçümsediğini her hâliyle belli ederdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Az bulunur, eski, nadir
- TUTAR
-
-
[isim]
Nicelik bakımından bir şeyin bütünü
-
Para miktarı, meblağ
-
[isim]
Nicelik bakımından bir şeyin bütünü
- TAVAN
-
-
[isim]
Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı
- "Başını kaldırdı, dumanı otobüsün tavanına üfledi." (Haldun Taner)
- "Gelmeyecek mi? Neden gelmedi? diye sordukları vakit tavan başıma yıkılıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat
- "Yükseköğrenim görmüş bir devlet memurunun tavanı birinci derecenin dördüncü basamağıdır."
-
Çatı kiremidi
-
[isim]
Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı
- TIKIZ
-
-
[sıfat]
Tıknaz
- "İkisi de tıkız ve aynı boyda." (Haldun Taner)
-
Çok sıkıştırılmaktan veya çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış, sıkı
- "Bu yastık pek tıkız olmuş."
-
Yoğunluğu çok, katı
- "Tıkız hamur."
-
[sıfat]
Tıknaz
- TAHİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu
-
[isim]
Öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu
- TAPMA
-
-
[isim]
Tapmak işi
-
[isim]
Tapmak işi
- TOSUN
-
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
-
Sağlıklı, tıknaz delikanlı
- "Yanında oturan nefer, tosun bir oğlan; ona dik dik bakıyor, kızıyor gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
- TUTAM
-
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
- TABLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- "Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bir tepsinin aldığı miktarda olan
- "Bir tabla balık döküldü."
-
Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
-
Bir şeyin düz ve geniş bölümü
- "Hokka takımı tablası. Çadır direği tablası."
-
Küllük
- "Tablada ruj izli sigara artıkları var." (Refik Halit Karay)
-
Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
-
Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir tür çalgı
-
Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- TERAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- "Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı." (Çetin Altan)
-
Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
-
Seki
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- TEPME
-
-
[isim]
Tepmek işi
-
Tekme
-
Suda çiğnenerek keçeleştirilen yünden dokunmuş (kumaş, keçe vb.)
-
[isim]
Tepmek işi
- TERFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derece, makam bakımından yükselme
-
Yükseltme
- "Zafer üzerine orduda terfiler yapılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Derece, makam bakımından yükselme
- TALİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asma, yukarı kaldırma
-
Bir işin yapılmasını herhangi bir şarta bağlı tutma
-
Belli bir zamana bırakma, erteleme
-
Arap alfabesinde geliştirilen, yatık olarak yazılan yazı türlerinden biri
-
[sıfat]
Bu tür yazı ile yazılmış
- "... sonra üç de eski talik levha." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Asma, yukarı kaldırma