Başında t olan 3 harfli 58 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TOR
-
-
[isim]
Sık gözlü ağ
-
[isim]
Sık gözlü ağ
- TER
-
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
- "O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "... göbek taşında ter atarken bunaldı."
- "Elleri ayakları buz kesildi, soğuk bir ter boşandı bütün vücudundan." (Çetin Altan)
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
- TÜP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru
-
İçine krem, diş macunu, ilaç vb. maddeler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik veya metal boru
- "Tüpte kalan iki üç taneyi de yol ihtiyatı olarak zorla kendisine kabul ettirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Akışkan maddelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap
- "Gaz tüpü."
-
[isim]
Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru
- TÜY
-
-
[isim]
İnsan ve hayvan derisi üzerinde bulunan ince, kısa, yumuşak ve sık uzantılar
- "İnce güzel kaşlarının ortasında iki tüyü her zamanki gibi tersine dönmüş." (Halide Edip Adıvar)
- "Otelin kapıcısı yalan söylemekte tüy dikiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Adamlar yüz kiloluk bir yükü tüy gibi kaldırırlar..." (Burhan Felek)
- "Büyük hanım, daha fazla korkuyor, tüyleri diken diken oluyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kuşların gövdesini örten ince ve tel gibi uzantıların her biri veya tamamı
- "Akıllı kız Güner, ortaya çıkalı ne kadar oldu, daha dün bir bugün iki, baksana iyice tüyü düzmüş." (Atilla İlhan)
- "Ne vahşi, ne korkunç; insanın tüylerini diken diken eden bir ölü sessizliği var." (Orhan Veli Kanık)
-
Bazı bitki ve meyvelerle bazı dokumalar üzerinde görülen ince, kısa, yumuşak ve sık uzantılar
-
[isim]
İnsan ve hayvan derisi üzerinde bulunan ince, kısa, yumuşak ve sık uzantılar
- TUN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gizli yer, köşe bucak
-
[isim]
Gizli yer, köşe bucak
- TAN
-
-
[isim]
Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir
- "Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir
- TEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tema
-
[isim]
Tema
- TIP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, hekimlik, tababet
- "İlk önceleri tıp literatürüne dair bazı Fransızca kitaplar da getiriyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, hekimlik, tababet
- TİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İnce, keskin (ses)
- "Tüfeklerin daha tiz yaylım teraneleri bu en yüksek ölüm raksına hâkim olmuş." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
İnce, keskin (ses)
- TOK
-
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
-
Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
-
Kalın ve gür (ses)
- "Biraz tok, biraz derinden gelen bir sesle..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
- TAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- "Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." (Aka Gündüz)
-
Bütün, tüm
-
[zarf]
Uygun olarak, tıpkı, aynı
- "Tam istediğim gibi davrandın."
-
[zarf]
Sırasında, anında
- "Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi." (Ömer Seyfettin)
-
Gerçek, ehliyetli, yetkin, kusursuz
- "Reşit Galip tam bir idealist gibi öldü." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Amerikan doları
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- TUH
-
-
[ünlem]
"Yazıklar olsun, vah vah" anlamlarında bir söz, tu
- "Tuh sana! Böyle mi yapacaktın?"
-
[ünlem]
"Yazıklar olsun, vah vah" anlamlarında bir söz, tu
- TUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dolaşma
- "Yemekten sonra araba ile tura çıktık." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." (Haldun Taner)
- "Her ay, mehtapta bir iki kere merkeplerle tura çıkardık." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş
-
Başladığı noktada biten, bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan seyahat
-
[isim]
Dolaşma
- TAR
-
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
- TÜR
-
-
[isim]
Çeşit, cins
- "Yazı türleri."
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
- "Aslan ve insan türleri."
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
- "Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir."
-
[sıfat]
Türlü
- "Bu tür davranışlar."
-
[isim]
Çeşit, cins
- TÖZ
-
-
[isim]
Kök, asıl, cevher
-
Değişenlerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavram, cevher
-
[isim]
Kök, asıl, cevher
- TIN
-
-
[isim]
Tınlayan şeyin çıkardığı ses, tınlama sesi
-
[isim]
Tınlayan şeyin çıkardığı ses, tınlama sesi
- TEZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- "Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Süratli bir biçimde
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- TÖS
-
-
[ünlem]
Hayvanı töskürtmek için söylenen bir söz
-
[ünlem]
Hayvanı töskürtmek için söylenen bir söz
- TUŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı
- "Piyanonun tuşlarından, kemanın tellerinden uçan sesler, insana, insan olmanın mutluluğunu tattırır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yağlı boya ressamlığında fırçadaki boyanın tuvale sürülüş biçimi
-
Eskrimde kılıcın ucunun karşı oyuncunun göğüs ve karın bölgesini koruyan özel giysinin bir bölümüne değmesi
-
[isim]
Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı