Başında t olan 3 harfli 58 kelime var. T harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında t bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TOY
-
-
[sıfat]
Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan, çaylak
- "Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan, çaylak
- TEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tema
-
[isim]
Tema
- TAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık
- "Tahtlar, taçlar artık tarihe karıştı."
-
Gelinlerin başlarına takılan süs
- "Güzellik kraliçesi taç giydi."
-
Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm
-
Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi
-
Bazı tarikatlarda şeyhlerin giydikleri başlık
-
[isim]
Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık
- TIK
-
-
[isim]
İnce ve küçük bir nesne ile sert bir yere vurulduğunda çıkan ses
-
[isim]
İnce ve küçük bir nesne ile sert bir yere vurulduğunda çıkan ses
- TÖS
-
-
[ünlem]
Hayvanı töskürtmek için söylenen bir söz
-
[ünlem]
Hayvanı töskürtmek için söylenen bir söz
- TAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı
-
[isim]
Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı
- TAK
-
-
[isim]
Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
-
[isim]
Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
- TUĞ
-
-
[isim]
Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy, sorguç
-
Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs
-
[isim]
Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy, sorguç
- TAŞ
-
-
[isim]
Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
- "Kireç taşı. Oltu taşı."
- "İkide birde bana bunun için taş atıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Taş atıp kolunuz yorulmadan üstüne konduğunuz paranın nasıl kazanıldığını bir yazarsak görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bunlardan en iyisini taş çatlasa konakta iki aydan fazla tutamazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş
- "Hayvan sanki taş kesilmiş ve kulaklarını dimdik dikmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
- "Ben olduğum yerde taş gibi donup kaldım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
- "Tophane yukarılarında taştan bir binada oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher
- "Bu küpenin taşları o kadar temiz değil."
-
Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri
-
Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde
-
Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça
-
Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz
-
[isim]
Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
- TİM
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Silahlı kuvvetlerde, belirli bir iş veya hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik
-
Silah, telsiz istasyonu vb.ni çalıştırmak için kurulan topluluk
-
[isim]
Silahlı kuvvetlerde, belirli bir iş veya hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik
- TUH
-
-
[ünlem]
"Yazıklar olsun, vah vah" anlamlarında bir söz, tu
- "Tuh sana! Böyle mi yapacaktın?"
-
[ünlem]
"Yazıklar olsun, vah vah" anlamlarında bir söz, tu
- TEZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- "Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Süratli bir biçimde
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- TAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- "Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." (Aka Gündüz)
-
Bütün, tüm
-
[zarf]
Uygun olarak, tıpkı, aynı
- "Tam istediğim gibi davrandın."
-
[zarf]
Sırasında, anında
- "Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi." (Ömer Seyfettin)
-
Gerçek, ehliyetli, yetkin, kusursuz
- "Reşit Galip tam bir idealist gibi öldü." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Amerikan doları
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- TAY
-
-
[isim]
Üç yaşına kadar olan at yavrusu
-
[isim]
Üç yaşına kadar olan at yavrusu
- TAT
-
-
[isim]
Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum
- "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." (Refik Halit Karay)
- "Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ana çorbaya tuz atıyor, baba mancanın tadına bakıyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Tatlılık
- "Eski seyahat hürriyeti, yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş." (Refik Halit Karay)
- "Bir orman, tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Hoşa giden durum, lezzet, zevk
- "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." (Şevket Rado)
-
[isim]
Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum
- TIĞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dantel veya yün örmekte kullanılan, ucu çengelli kısa şiş
- "Maviş Hanım'ın elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel üretir, görmüyor mu?" (Atilla İlhan)
- "Böyle kibar, yakışıklı, tığ gibi kocayı rüyada görsen inanmazdın." (Sermet Muhtar Alus)
-
Biz (II)
-
Demirci ve tesviyecilerin delikleri büyütmek veya eşit duruma getirmek için kullandıkları takım
-
[isim]
Dantel veya yün örmekte kullanılan, ucu çengelli kısa şiş
- TOK
-
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
-
Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
-
Kalın ve gür (ses)
- "Biraz tok, biraz derinden gelen bir sesle..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
- TEÇ
- ...
- TAR
-
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
- TER
-
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
- "O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "... göbek taşında ter atarken bunaldı."
- "Elleri ayakları buz kesildi, soğuk bir ter boşandı bütün vücudundan." (Çetin Altan)
-
[isim]
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı