Sonunda s olan 5 harfli 162 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elçilik veya konsolosluklarda görev yapan hizmetli
- "Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam bulunuverse." (Refik Halit Karay)
-
Banka, patrikhane, otel vb. yerlerde hizmetli veya koruma görevlisi
-
Elçilik ve konsolosluklarda koruma görevlisi
-
[isim]
Elçilik veya konsolosluklarda görev yapan hizmetli
- LOGOS
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Deyi
-
[isim]
Deyi
- ANONS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sesli duyuru
-
[isim]
Sesli duyuru
- GÖĞÜS
-
-
[isim]
Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine
- "Göğüs bağır açık, ellerinde pankartlarla yürütüyorlar bu savaşı." (Necati Cumalı)
- "Birdenbire sustu ve göğüs geçirdi, hüzün, dertlenme derecesini bulmuştu." (Tarık Buğra)
- "Hayatın lezzetleri içinde yüzen bizler, elbette geçici birçok zahmetlere katlanmaya ve birçok zorluklara göğüs germeye mecburduk." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ben, onun hatırı ve hatırası için daha ağırlarına da göğüs verirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı
- "Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi." (Aka Gündüz)
- "Öteden beri yola yüzü yoktu. Hele yokuşları karşıdan gördüğü vakit göğsü tıkanırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kim bilir, bu erkek, kadınların zaafı ile göğsünü gere gere kaç kere istihza etmiştir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bu bölümün içindeki organlar
-
Meme
- "Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine
- NAKIS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
-
Özrü, kusuru olan
-
[isim]
Eksi
-
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
- "Nakıs kalan bilgilerimizi ikmale uğraşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
- LİBAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Giysi
-
[isim]
Giysi
- HAKAS
- ...
- NADAS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma
- "İki tarla ötede Çetecioğlu Mustafa, bu yıl mahsulünü kaldırdığı tarlayı nadas etmekle uğraşıyordu." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma
- HEVES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, eğilim, arzu, şevk
- "Küçüklüğünden beri bütün hevesi bahriyede idi." (Haldun Taner)
- "Birçoklarının bu havaya uydukları ve artık refahlarını devlet kapılarının dışında aramaya heves ettikleri zamanlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bir aralık, büyük bir devlet adamı olmak hevesine düştüm." (Memduh Şevket Esendal)
- "Gazetenin yayını kesildi; çaresiz İzmir'e döndüm fakat hevesim kursağımda kalmıştı." (Atilla İlhan)
-
Gelip geçici istek
- "Yoksa ona karşı geçici bir heves mi duyuyor." (Peyami Safa)
-
[isim]
İstek, eğilim, arzu, şevk
- MURİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Miras bırakan
-
[sıfat]
Miras bırakan
- FÜLÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bakır para
-
[isim]
Bakır para
- GAUSS
-
-
[isim]
Manyetik alanın şiddet birimi
-
[isim]
Manyetik alanın şiddet birimi
- İBLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeytan
-
Kötü, düzenci kimse
- "Ne iblistir o Sezai, bir ben bilirim, bir de Allah..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Şeytan
- MAKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
- "Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını." (Necati Cumalı)
-
Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
-
Birbirini kesen demir yolu kavşağı
-
Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
-
Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
-
Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
-
Çalma, kırpma
-
Dirsek
-
Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
-
Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
- MELAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
- BEKAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çulluk
-
[isim]
Çulluk
- VENÜS
- ...
- ABBAS
- ...
- HALAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden, bir şeyden kurtulma, kurtuluş
-
[isim]
Bir yerden, bir şeyden kurtulma, kurtuluş
- ZİFOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yerden sıçrayan çamur
- "Otomobiller korna çalarak, etrafa zifoslar saçarak kayıp geçiyorlardı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Yararsız, boş
-
[isim]
Yerden sıçrayan çamur