Başında s olan 6 harfli 470 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SEÇİCİ

  1. [sıfat] Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)

SEPİLİ

  1. [sıfat] Sepilenmiş, tabaklanmış (deri, post)

SÜZMEK

  1. [-i] Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
    • "Suyu süzmek. Şerbeti süzmek."
  2. Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
    • "Sirkenin tortusunu süzmek."
  3. Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
    • "Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü." (Samim Kocagöz)
  4. Göz baygın ve anlamlı bakmak
    • "Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim." (Erhan Bener)

SOYMUK

  1. [isim] Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka
  2. Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara, yalamuk

SARMAK

  1. [-i] Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
    • "Bak o zaman nasıl yakınlaşacaksınız. Güven nasıl sarıp sarmalayacak ikinizi." (Adalet Ağaoğlu)
  2. Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek
    • "Ordu düşmanı sardı."
  3. Dolayında yer almak
  4. Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak
    • "Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu." (Necati Cumalı)
  5. Örtmek
  6. Kucaklamak
  7. Yumak yapmak
    • "İpliği sarmak."
  8. Şerit, ip vb. şeyler dolaşmak
  9. Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek
    • "Dolma sarıyorum diye yaprağı parmağıma doladım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Sardığı sigarayı tabakasına yerleştiriyor." (Tarık Buğra)
  10. [-e] Sarılıp tırmanmak
    • "Asma çardağı sardı."
  11. [-i] Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak
    • "Kitabı kâğıda sarmak."
  12. Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak
  13. Saldırmak, hücum etmek
    • "Faik Efendi biliyordu ki saracaklar hem de fena saracaklar." (Memduh Şevket Esendal)
  14. Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek
  15. Sözle saldırmak, tedirgin etmek
    • "Evdekilerin hepsi bana sarıyor."
  16. Hoşuna gitmek, zevkini okşamak
    • "Bu canlılık, insanı on yıl önce görmüş olduğum muhteşem yazdan daha başka türlü sarıyordu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

SEMBOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, remiz, rumuz, timsal, simge
    • "Baykuş ve karga uğursuzluğun, merkep bönlüğün, domuz pisliğin, kaz alıklığın, aslan cesaretin, at zekâ ve adaletin, köpek sadakatin, bülbül aşkın, kelebek gençliğin işaret ve sembolü olmuştur." (Ahmet Haşim)

SADAKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dilenciye verilen para
  2. Yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey
    • "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)

SAĞMAK

  1. [-i] Memeyi parmaklar arasında sıkarak sütünü akıtmak
    • "Gözümüzün önünde keçilerden sağdıkları köpüklü sütlerimizi yarıda bırakıp kalktık." (Aka Gündüz)
  2. Kovandaki balı peteklerden almak
  3. Yumak durumundaki bir şeyi çözüp açmak
    • "İpek kozalarını sağmak."
  4. Aldatarak parasını çekmek

SASIMA

  1. [isim] Sasımak işi, tefessüh

SAVANA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar

SAVMAK

  1. [-i] İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
    • "Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [-i] Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek
    • "Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız, belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam..." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Geçirmek
  4. Vakti geçmek
    • "Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli."
  5. [nsz] İşleyip geçmek, etki etmek
    • "Soğuk içime savdı."

SELFİE
...
SANTUR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kanuna benzeyen, tokmaklarla çalınan bir tür telli çalgı

SERMEK

  1. [-i] Kurutmak için asmak
    • "Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." (Oktay Rifat)
  2. Göstermek amacıyla asmak veya yaymak
    • "Çeyiz sermek."
  3. Düz bir yere yaymak
    • "Üzüm sermek. Bulgur sermek."
  4. Açarak yaymak veya döşemek
    • "Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi." (Aka Gündüz)
  5. Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak
    • "Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Boşlamak, savsamak

SÜNDÜS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İpin yanı sıra altın ve gümüş tellerle dokunan, kaftan ve giysi dikiminde kullanılan bir tür ipekli kumaş

SABAHA

  1. [zarf] Yarın sabah

SİGALA

  1. [isim] Sığla

SALKIM

  1. [isim] Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
    • "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
  3. Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
  4. Topla atılan demir parçaları

SALPAK

  1. [sıfat] Salpa
    • "Salpak kız, ayağının altına baksana!" (Sermet Muhtar Alus)

SİYAHİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Zenci

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü