Başında s olan 6 harfli 470 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAFDİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kolayca aldatılan, saf (kimse)
- "Bir safdil hanımefendi, kızıma iyi bir koca bulduğunu yemin billah anlattı." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Kolayca aldatılan, saf (kimse)
- SİPAHİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlılarda tımar sahibi bir sınıf atlı asker
- "Bazı sipahi ağası gibi mağrurdu, kimi cengâver tavırlı ve sakindi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Osmanlılarda tımar sahibi bir sınıf atlı asker
- SAYICA
-
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
- SOBACI
-
-
[isim]
Soba yapan, satan, onaran veya kuran kimse
-
[isim]
Soba yapan, satan, onaran veya kuran kimse
- SOLİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Solocu
- "Sıra şarkıcılığından çıkarak Köroğlu gibi adı dağlarda gezen şöhretli bir solist oluyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Solocu
- SÜBYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çocuklar
-
[isim]
Çocuklar
- SÜNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
-
Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi
-
Sünnet düğünü
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
- SANDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)
-
[isim]
Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)
- SINCAN
-
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
-
[isim]
Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)
- SAĞLAM
-
-
[sıfat]
Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz
- "En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Nasıl aldattı beni meğer sağlam ayakkabı değilmiş." (Peyami Safa)
- "Daha bugünden sağlam durmayı beceremezse kaptan köprüsüne adım atmasın." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Zarar görmemiş, bozulmamış
- "Bütün eşya sağlam."
-
Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli
- "Kendisi uzun boylu, sağlam, orta yaşlı bir adamdır; ama yıprandığını söylüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Güvenilir
- "Sağlam iş. Sağlam para."
-
Gerçek, inanılır bir temeli olan
- "Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
(sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak
- "Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz
- SEYYAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akışkan
-
[sıfat]
Akışkan
- SIKMAK
-
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
- "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."
-
Dar gelmek
- "Belimi sıktı kemer." (Halk türküsü)
-
Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
- "Yangına su sıkmak."
-
Silahla ateş etmek
- "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
- "Çocuğu çok sıkıyorlar."
-
Sıkıntı vermek
- "... ihtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım." (Ömer Seyfettin)
-
Yalan söylemek
-
[-i]
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
- SORMAK
-
-
[-i]
Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek
- "Hastanenin nöbetçi doktoru yok mu? diye soruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Öyle bir sıcak ki sorma gitsin! Sorma başımıza gelenleri! O işi sorma, sarpa sardı!"
-
Bir işin sorumluluğu kendisinde olmak, bir işten sorumlu bulunmak
- "Bu işi benden sorarlar."
-
[-i]
Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek
- SORMUK
-
-
[isim]
Çocuk emziği
-
Tülbent içine lokum, şeker konularak küçük çocuklara verilen emzik biçiminde nesne
-
[isim]
Çocuk emziği
- SPİKER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Radyo ve televizyonda programları, haberleri sunan kimse
- "Oyuncuların düşüncelerini de seyircilere ancak spikerler iletir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Radyo ve televizyonda programları, haberleri sunan kimse
- SİLGİÇ
-
-
[isim]
Silmeye yarayan alet, silecek
-
[isim]
Silmeye yarayan alet, silecek
- SOBALI
- ...
- SÜRÇME
-
-
[isim]
Sürçmek işi
-
[isim]
Sürçmek işi
- SÖLPÜK
-
-
[sıfat]
Gevşeyip kendini koyuvermiş
-
[sıfat]
Gevşeyip kendini koyuvermiş
- SOVYET
- ...