Sonunda r olan 3 harfli 61 kelime var. R harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde r harfi olan kelimeler listesine ya da başında r harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PER
- ...
- TÜR
-
-
[isim]
Çeşit, cins
- "Yazı türleri."
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
- "Aslan ve insan türleri."
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
- "Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir."
-
[sıfat]
Türlü
- "Bu tür davranışlar."
-
[isim]
Çeşit, cins
- KAR
-
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
- "Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm." (Refik Halit Karay)
- "Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- SÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın
-
Katolik mezhebinde dinle ilgili bir yükümlülük almayan ancak din uğruna hemşirelik, hasta bakıcılık vb. işlerde çalışan kadın
-
[isim]
Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın
- ZİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alt
-
Aşağı
-
[isim]
Alt
- TAR
-
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
- ÇOR
-
-
[isim]
Hastalık
-
Sığır vebası
-
[isim]
Hastalık
- VAR
-
-
[sıfat]
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
- "Var gücüyle çalışmak."
- "Var ol, Halit ağabey!" (Haldun Taner)
- "Yüzünde varla yok arası bir gülümseme, özlem giderircesine, uzun uzun süzdü dostunu." (Tahsin Yücel)
- "Varsa kızı yoksa kızı, oğlunun yüzüne baktığı yok."
-
[isim]
Sahiplik bildiren olumlu ad cümleleri kuran bir söz
- "Rahatsız etmek istemem hem de işim var." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Elde bulunan her şey
- "Elimizden alınan şeyler bütün varımız ve bütün varlığımızdır." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[sıfat]
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
- MİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baş, kumandan, amir
-
Bey, emir
-
[isim]
Baş, kumandan, amir
- HAR
-
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- "Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- LOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
- "Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
- BAR
-
-
[isim]
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
- "Hançer barı."
- "Bahçesi var, bağı var, ayvası var, narı var / Atamızdan yâdigâr bizde ata barı var" (Halk türküsü)
-
[isim]
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
- MOR
-
-
[isim]
Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Mor patlıcan."
-
[isim]
Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
- TÖR
-
-
[isim]
Başköşe
-
[isim]
Başköşe
- DAR
-
-
[sıfat]
İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı
- "Dar elbise. Dar ev."
- "Zavallı ihtiyarlar, sabah oldu mu bir yangından kaçar gibi kendilerini evden dar atıyorlar, gece yarısına kadar kahvede oturuyorlar, kavga ediyorlar, uyukluyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?" (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Madam onu çocuğu gibi seviyordu. Dara düştüğü günlerde hizmetini hiç aksatmadan para mara istemedi." (Tarık Buğra)
-
Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro
- "Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu." (Suat Derviş)
- "Lala da pek darda kaldığı zaman kabahati Gülsüm'ün üstüne yıkıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Az, elverişsiz, sınırlı
- "Bu dar gelirle hiçbir şey yapılamaz. Dar zaman."
-
Sıkıntılı
- "Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!" (Memduh Şevket Esendal)
-
Yetersiz
- "Dar düşünce. Hayali dar."
-
[zarf]
Güçlükle, ucu ucuna, ancak
- "En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı
- ZAR
-
-
[isim]
İnce perde veya örtü
-
İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper
-
Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper
- "Çekirdek zarı. Hücre zarı."
-
[isim]
İnce perde veya örtü
- HÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Özgür
- "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim." (Tevfik Fikret)
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
- "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Özgür
- GÖR
- ...
- PIR
-
-
[isim]
Kuş kanatlarının çıkardığı ses
- "Kuş, pır diye uçtu."
-
Bir yerden kaçıp gitme düşüncesini anlatan bir söz
- "Dörtyol ağzında pır!"
-
[isim]
Kuş kanatlarının çıkardığı ses
- KER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kuvvet, kudret
-
[isim]
Kuvvet, kudret