Başında p olan 4 harfli 68 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PAZI

  1. [isim] Ispanakgillerden yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yaban pancarı, yabani ıspanak (Beta vulgaris varcicla)

PİST

  1. [ünlem] Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü

PÜRE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sebzeyi, eti ezerek veya süzgeçten geçirerek elde edilen ezme
    • "Patates püresi. Kestane püresi."

POST

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tüylü hayvan derisi
    • "Kaplan postu. Geyik postu."
    • "Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
    • "Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş." (Halide Edip Adıvar)
  2. Tarikatlarda şeyhlik makamı
    • "Hacı Bektaş postu."
    • "Sen o zamana kadar postu çoktan deldirmiş, kuyruğu titretmiş olursun."
  3. Makam
    • "Post kavgası. Post peşinde koşmak."
  4. Bazı deyimlerde "can" anlamında kullanılan bir söz

PERU
...
PRES

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene, cendere
  2. Üzüm, elma, zeytin vb. meyve ve sebzeleri sıkarak suyunu, yağını çıkarmakta kullanılan alet veya araç
  3. Baskı

PAYE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Rütbe
    • "Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada yanımdan uzaklaştırıldı, gitti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Onlar, bize bir esirden fazla paye vermemek fikrindedirler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Derece, aşama

PANO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha
  2. Elektrikle çalışan araçların kontrol ve komuta düğmeleri, ekran, sinyal lambası vb. parçalarının bir arada toplandığı bölüm
  3. Ağaç duvar kaplamalarına veya tavanlara süs işin konulan resim
  4. Hafif malzemeden yapılan ve iki yüzü kontrplakla kaplanan levha
    • "Odasına gelirken paravanaya çarpmış, panoyu omuzlamıştı." (Tarık Buğra)
  5. Üzerine bir tablo yapmak için hazırlanmış meşe, ıhlamur veya çam ağacından levha
  6. Önceden belirlenmiş sınırlar içerisinde işletilen maden alanı

PARK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
    • "Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kamyonlar, pikaplar arka arkaya park etmiş duruyorlardı yan sokaklarda." (Çetin Altan)
  2. Otopark
  3. Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi
  4. Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer

POSA

  1. [isim] Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı
    • "Onlar öyledir, adamın posasını çıkarırlar, dedi." (Refik Halit Karay)
  2. Tortu, çökelti
  3. Ezilmiş pancarın soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık

PENS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Giysilerde bazı yerlerden içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm
  2. Kıskaç biçiminde iğne
  3. Pense
    • "Önce topu ateşe gösterdi, elinin yandığını anlayınca uzun bir pensle tuttu, ateşe uzattı." (Rıfat Ilgaz)

PUSU

  1. [isim] Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer
    • "Bir gece, pusuya düşürmek, arkasından vurmak tasarlanmıştı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Sakarya galibiyeti, o güne kadar pek farkına varılmayan korkunç bir düğümün çözülmesine, sinmiş, pusuya yatmış kuvvetlerin meydana çıkmasına yol açmıştı." (Tarık Buğra)
  2. Birine saldırmak için hazırlanma durumu
    • "Pencerenin kenarında pusuda bekleyen Sipsi, sinsice pencereye yaklaşır." (Haldun Taner)

PİDE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Mayalı hamurdan yapılan, isteğe göre üzerine yumurta, kıyma, peynir, pastırma vb. konarak pişirilen, ince, yayvan yiyecek
    • "Minderler pide gibi olmuş."

PİKE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kabartmalı pamuklu kumaş
  2. Bu kumaştan yapılan yatak örtüsü
  3. [sıfat] Bu kumaştan yapılan
    • "Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük." (Reşat Nuri Güntekin)

PLAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen
    • "Turist akınını karşılamak için şimdiden bir plan yapmışlar." (Haldun Taner)
    • "Yukarıdaki hizmetçisini karşısına almış, plan kuruyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Bir şehrin, bir yapının, bir makinenin çeşitli bölümlerini gösteren çizim
    • "O tarihte aramızda kasaba planını yapmaya gelmiş bir iki mühendis ve mimar bulunuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Çekim
  4. Düşünce, niyet, maksat, tasavvur
    • "Aşağıda kaynaşan kalabalığa bakarak planını zihninden geçirdi." (Ömer Seyfettin)

PUMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dağ aslanı

PENA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Telli sazları çalmaya yarayan ve kemik, boynuz vb. şeylerden yapılan çalma aracı, mızrap, çalgıç

PATA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Oyunda yenen ve yenilen olmaması, berabere kalma

PİŞİ

  1. [isim] Mayalı hamurdan yapılan, yağda kızartılarak pişirilen bir tür yiyecek
    • "Şebit ekmekleri ve pişiler som altın gibi değerli; sarılmış düzülmüş, yol azığı diye ayrılmıştı." (Nezihe Araz)

PİRE

  1. [isim] Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
    • "Onların başıboş duygusallıklarının deve yaptığı pireleri, büyüttükleri sorunlarını çözümlemeye çaba harcamıyor muyuz?" (Haldun Taner)
    • "Hem o kadar nişancıdır ki pireyi gözünden vurur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü